28 Şubat 2010 Pazar

Hamadryadlar

Dryads, tüm perileri gibi doğaüstü edildi uzun ömürlü ve evlerine bağlı, ama bazıları biraz ötesine gitti. Bu onların ağaç parçası vardı hamadryads, böylece ağacın ölümü ile onun hamadryad ölmüştür. Bu nedenle, Dryads ve Yunan tanrıları olan herhangi bir ağaç perileri aramak zorunda kalmadan bir ağaç, ihlal insanlardansınız cezalandırdı. Orman perisi uzun onların ağaç veya ayrılmış ağaç çekiyoruz, o da Dryad. Daphne da altında bir defne Dryad ile ilişkili olduğunu Bkz uğrar.

Stiks

Stiks, (Yunanca Στυξ) (Cehennem nehri). Okeanos ile Thetis'in (Tethys) kızı bir Nymphedir. Ölüler ülkesine nehir olmuştur. Tanrılar onun adı üzerine (dönülemez yemin olarak) ant içerler. Yeminine vefasızlık eden tanrı bir yıl boyunca nektar ve ambrosiadan yoksun bırakılır ve dokuz yıl boyunca tanrılar arasından kovulur.

Stiks mitolojik öykülerde genellikle üzerine ant içilen bir nehir olarak yer alsa da Akhilleus'un hikâyesinde farklı bir yeri vardır. Annesi Thetis (Tethys) Aşil'i silah işlemez kılmak için onu daha çocukken Ölüler Ülkesi'nin ırmağı olan Stiks'e daldırmıştır. Ancak, topuğundan tutması nedeniyle büyülü suya değmeyen topuk Aşil'in tek zayıf yeri olmuştur(Aşil'in topuğu deyimi bir insanın zayıf yanını ifade etmektedir).

HİDRA

Argolis'antik şehrinde,Lerna bataklıklarında yaşayan dokuz başlı bir canavarın adıdır.Hydra nın nefesi bir insanı öldürecek kadar zehirliydi. Bu canavarın öldürülmesi Herkül'ün on iki görevi arasında 2 sırada yer alan vazifedir. Babası Titan (Typhon) ve annesi canavarların tanrıçası Ehidna(bazı kaynaklarda annesi Styx) olan Hidra'nın Lerna gölündeki yuvası, ölümden sonraki dünya ile insanların dünyası arasındaki kapının tam ağzında yer almakta olup, Hidra ise bu kapının bekçiliği görevini üstlenmekteydi. Hidra'nın öldürülmesinin çok zor olmasının sebebi kesilen her bir başın yerine derhal bir yenisinin çıkması idi.


Herkül bu canavar ile karşılaşmadan önce bataklık içerisindeki zehirli gaz ve dumanlarla kaplı Hidra yuvasının girişinde, ağzını ve yüzünü bir örtü ile örterek kendini korumuştur.İolaus tan kalmasını istedi.Canavar ile karşılaşıp savaşmaya başlayan Herkül bir süre sonra, kestiği kafaların yerine devamlı yenilerinin çıktığını görünce aslında boşuna savaşıp yorulduğunun fark etmiş ve tam umutsuzluğa kapılmaya başladığı anda yardımına İolaus (Herkül'ün yeğeni) yetişir.

Sanıldığına göre, o anda Athena'nın da yardımı ile canavarın kesilen başlarının bir daha çıkmaması için boyunlarının meşale ile yakılmasını akıl eder ve hemen orada yaktığı meşaleyi Herkül'e uzatır. Bu meşale sayesinde kestiği başların yerini dağlayarak canavarı öldürmeyi başaran Herkül, Hidra'nın kestiği başlarından birini bir kesede saklayarak, onun zehirli kanını daha sonraki görevlerinde oklarında kullanmış böylece bu okların açtığı yaraların kapanmaz bir hale gelmesini sağlamıştır.

Hydria

Hydria, Eski Yunan'da Arkaik (MÖ y. 750- y. 480) ve Klasik (MÖ y. 480 - y. 323) dönemlerde kullanılan büyük su kabı.

Hem siyah figürlü, hem de kırmızı figürlü teknikle bezenmiş örnekleri vardır. Özelliği üç kulplu olmasıdır. Bu kulplardan yanlardaki yatay iki tanesi hydria'yı kaldırmaya, boynundaki düşey olan üçüncüsü de içini boşaltmak için eğmeye yarar.

14 Şubat 2010 Pazar

Hesperidlerin Bahçesi

Hesperidlerin bahçesi altından elma meyveleri veren ağaç ile bilinmekteydi. Hera bu ağacı Gaia'nın kendisine düğün hediyesi olarak verdiği meyve ağacı dallarından yetiştirmiş, Hesperidleri de bu ağaçlara bakma görevini vermiştir. Hesperidlerin bu ağaçlara yeterince sahip çıkamayacağını düşünen Hera ayrıca yüz başlı ejderha Ladon'u da bahçeye bekçilik yapması için buraya getirmiştir.Ladon'un bir diğer özelliği ise pençelerinin zehirli olmasıydı.

[değiştir] Herakles'in Onbirinci Görevi
Herkül onbirinci görevine gelene kadar gerçekleştirdiği tüm görevlerde ya ilahi şekilde tanrılardan ya da çevresindekilerden aldığı yardımlar nedeniyle, Eurystheus bu görevlerin hiçbirini geçerli saymamış fakat, bu on görevinde yerine geçebilecek yeni iki adet görevi Herkül'e vermiştir. Bunlardan ilki Hesperid'lerin bahçesinde bulunan altın elmalardan getirme görevi idi.

Herakles bu bahçenin yerini bilmediği için, ilk önce şekil değiştirme konusunda usta olan deniz tanrılarından Nereus'u yakalamış, ve bahçenin yerini öğrenmiştir.Bahçe yolunun üzerinde yenilmez savaşçı Antaios ile karşılaşan Herakles, Antaios'un yoluna gelen herkes ile güreşmesi geleneği neticesinde, onunla güreşe tutuşmuştur. Annesi Gaia'ya yani toprağa ayağı değdiği takdirde hiçbir zaman yenilgiye uğratılamayan Antaios'u ; Herakles onu bir ağaç dalına asarak öldürmeyi başarmıştır.

Hesperidlerin bahçesine geldiğinde, cennetleri sırtında taşıyan ve Hesperidlerin babası sayılan Atlas ile karşılaşan Herarkles, Atlas'ı elmaları bahçeden çalmak konusunda ikna eder. Kendi ağır yükünü Herakles'e devir etme karşılığında elmaları çalan Atlas, geri döndüğünde, bu yükü tekrar sırtlamak konusunda çok istekli değildir. Tam bu sırada Herakles, taşıdığı cennetlerin sırtına tam olarak yerleşmediğini ve biraz kaydığı şeklinde Atlas'ı kandırır ve fırsattan istifade ederek, elmaları alıp, Atlas'a ağır yükünü tekrar iade eder. Daha sonrada elmaları Atina'ya götürmek amacı ile yola koyulur.

Hesperidler

Hesperidler (Yunanca: Ἑσπερίδες), güneşin battığı yerin perileri, Yunan mitolojisinde nemfler yani periler. Gecenin yani Nyks'in kızlarıdır. Bahçeleriyle ünlü Hesperidlerin bahçelerinin tam olarak nerede olduğu Antik Çağ yazarları arasında tartışma konusudur. Stesichorus ve Strabo'ya göre Hesperidler İber Yarımadası'nın güneyinde Tartessos'da bulunurlardı.

Hesperidlerin üç periden oluştuğu söylenmektedir ama çok eski bir rivayete göre Hesperidler dört periden oluşuyordu.Hesperidlerin Gece yani Niks ile Karanlık yani Erebusun çocukları olduğu rivayet edilirdi. Bununla birlikte Atlas veya Zeus gibi farklı mitolojik figürlerin çocukları olarak da belirtilmişlerdir.

Atlas

Atlas, Yunan mitolojisinde Iapetos ile Klymene'nin 13 çocuğundan en güçlü olanıdır.

Olympos’a saldırdığı için Zeus tarafından gök kubbeyi omuzlarında taşımakla cezalandırılmıştır.

Bu mitolojik dayanakla tıpta kafatasını taşıyan ilk omura da atlas adı verilmiştir.

Eski bir hikayede Herkül ile aralarında geçen olay şöyle anlatılır:

Tanrıların kralı Zeus Atlas'a çok kızmıştı.Bunun nedeni Atlas'ın koca tanrı Zeus ile savaşmak istemesiydi.Koca tanrı,Atlas'a büyük bir ceza verdi;Atlas,sonsuza kadar Dünya'yı sırtında taşımalıydı!Bu yorucu görevden kurtulmak isteyen Atlas,Herkül kendisinden yardım isteyince sinsice bir plan yaptı.Herkül bir bahçede bir ejderhanın koruduğu üç altın elmayı ele geçirmek istiyordu.Atlas,Herkül'e kendisi dönünceye kadar Dünya'yı sırtında taşırsa elmaları ona getireceğini söyledi.Atlas elmaları aldı ve geldi.Herkül'e: -Sen taşımaya devam et! dedi. Bunun üzerine Herkül taşımayı kabul etti ama sırtına bir omuzluk yerleştirene kadar birkaç dakika Atlas'ın tutmasını istedi. Atlas Dünya'yı alır almaz Herkül kaçtı ve Atlas kandırıldığını anladı.Bazı hikayelerde gök gürültüsünün Atlas'ın Herkül'e haykırışı olduğu anlatılır.

Çocukları
Atlas'ın değişik tanrıçalardan babası olduğu daha çok kız olan çocukları şunlardır:

Hesperis'tan, Hesperides;
Pleione (veya Aethra)
Hyades,
Hyas,(erkek)
Pleiades;
ve diğerleri
Calypso,
Dione,
Maera.

Nemea Aslanı

Nemea Aslanı; Argolis Bölgesinde Nema adındaki vadide yaşayan ve etrafa dehşet saçan bir aslanın adıdır. Bu aslan Herkül (Yunan Mitolojisindeki karşılığı Heracles) tarafından öldürülmüştür.Nemea Aslanının Typhon ve Echidna'nın çiftleşmesinden bir araya geldiği söylense de , bazı tarihçilere göre Zeus ve Selene'in çiftleşmesinden doğma, ay'dan düşen bir varlık olduğu da zaman zaman belirtilmektedir.


Herkül'ün Nemea Aslanını öldürüken tasvir eden Roma MozaiğiNemea Aslanını öldürüp, postunu yüzmek, Herkül'e kuzeni Eurystheus tarafından verilen 12 görev içerisinde ilk sırada olandı. Aslan o sıralarda Nemea bölgesine dehşet saçmaktaydı. O zamana ait herhangi bir av silahı ile bu hayvanı öldürmek mümkün görünmemekteydi. Aslan ilk karşılaştığında Herkül, önce bir odun daha sonra ok ve yay ve en son olarak ta bronz bir kılıç ile hayvanı öldürmeye çalışsa da başarılı olamamış, daha sonra aslan ile saatlerce güreştikten sonra kolları ile boğarak öldürmeyi başarmıştır.

Hayvanı uzun bir uğraştan sonra öldükten sonra, saatler boyunca uğraşmasına rağmen, aslanın postunu yüzemeyen Herkül'ün imdadına, yaşlı bir kadın kılığına bürünen Athena yetişir ve Herkül'e bu postu yüzmek için en iyi aletin, aslanın kendi pençeleri olduğunu anlatır. Bu küçük ilahi yardım ile ilk görevini başarı ile bitiren Herkül, Nemea Aslanın her türlü kesici silaha karşı olan postunu daha sonra kendisi için bir zırh gibi kuşanarak diğer görevlerini gerçekleştirirken kullanmıştır.

Kerberos

Yunan mitolojisinde, Hades'in yönettiği, ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapan üç başlı köpek (Hesiode'a göre 50, Horace'a göre ise 100 başı vardı). Kuyruğu bir yılan olan ve sırtında sayısız yılanbaşı bulunan , ısırıkları zehirli bu köpek Herakles'ün 12 görevi arasında yer alır. Kerberos Yunanca 'çukur (çok derinlerdeki, şeytani çukur) iblisi' demektir. Yarı kadın yarı yılan Ekhidna ile dev Typhon'un oğlu olan Kerberos'un kardeşi Orthros 'tur. Dev zincirlerle bağlı olan bu köpeğin görevi yer altına giren ölülerin tekrar yeryüzüne çıkmalarını önlemektir. Sadece beş kere yenilmiştir:

Son görevi Kerberos'u yakalamak olan Herakles tarafından yakalanarak.,
Müzik yeteneğini kullanan Orpheus tarafından uyutularak,
Lethe ırmağındaki su yardımıyla Hermes tarafından uyutularak,
Roma mitolojisinde, ilaçlı keklerle Aineias tarafından uyutularak,
Yine bir Roma masalında, ilaçlı keklerle Psykhe tarafından uyutularak.
Kerberos özellikle kapıların, eşiklerin ve sınırların bekçisi olmanın arketipi olmuştur. Orta Çağdan günümüze kurgu yapıtlarda sıkça bu özelliğiyle yer almıştır (Dante'nin İlahi Komedya'sında ve Fluffy olarak J. K. Rowling'in Harry Potter ve Felsefe Taşı adlı kitabında.) Ayrıca günümüzde güvenlik ve savaş alanında da kullanılmaktadır (MIT tarafından geliştirilen Kerberos protokolü gibi.)

Herakles'in Onikinci Görevi
Herakles'in onikinci ve son görevi, Hades'in krallığını yaptığı ölüler diyarının bekçi köpeği olan Kerberus'u Atina'ya getirmekti.Görevi aldıktan sonra, diğer tarafa geçmek için Eleusis'tan yardım ve bilgi alan Herakles, Tanareum bölgesinde ölüler diyarına geçiş yapabileceği girişi bulur. Athena ve Hermes'in yardımı ile girişten geçen ve Charon'u da yine Hermes'in yardımı ile geride bırakan Herakles Kerberus ararken, Ölüler diyarında Hades tarafından zincirlenen Thesus'u sihirli kelepçelerinden güç de olsa kurtarır.


Herakles'in Kerberus'u yakalarken yapılmış tasviri,Sebald Beham 1540Hades ve Persephone'nin karşısına çıkıp durumunu anlatan Herkül, onların onayını alarak Kerberus'u geri getirmek üzere izin alır. Kerberus'un karşısına çıkıp, güreşte onu yenmeyi başaran Herakles, Kerberus'u yeraltı dünyasından çıkararak Atina'ya; Eurystheus'un karşısına çıkarır. Korkudan nereye saklanacağını bilemeyen Eurystheus, yakınında bulunan büyük bir amfora'nın içerisine saklanır. Herakles'in Kerberus'u yeryüzüne çıkardıktan sonra,etrafa saçılan zehirli salyasından dünya üzerindeki ilk zehirli bitkiler oluşmuş ve buradan yayılarak diğer ülke ve topraklarda da yetişmeye başlamıştır.

Pan

Pan, Yunan mitolojisinde kırın ve çoban ların tanrısıdır. Yarı keçi yarı insan halinde tasvir edilir. Kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için panik sözcüğü buradan türemiştir.Tanrı Pan,efsanesi ve kişiliği hakkında Behcet Necatigil'in "100 Soruda Mitologya "daki anlatımını aşağıya alıyoruz:

"Dağlık Arkadia'da küçükbaş hayvanların,çobanların tanrısı. Keçi ayaklı Pan, Hermes'in oğludur. Tanrıların,çokluk,insan kılığında değilde hayvan kılığında düşünüldüğü ilk zamanlarda Pan da keçi kafalıydı; sonradan bu keçi kafasından sadece boynuzlar ve sakal alıkonarak,yüzü insan yüzü oldu."

Pan flütü
Efsaneye göre Pan'ın aşık olduğu Syrinks tam Pan ona sarılacağı sırada saza dönüşür. Pan da üzülür ama bir yol bulur. Sazlardan yedi tanesini kesip balmumu yla yanyana yapıştırır, üfleyince ortalığa tatlı bir melodi yayılır. Böylece Syrinks adlı çalgıyı icat etmiş olur. Syrinks'e panflüt de denir.

Pan çoban kavalını sever,azgın tekeler gibi güzel nhymphaların peşine düşerdi. İnsanların hayvanların uyuduğu kızgın,ıssızyaz öğlelerinde birdenbire, beklenmedik gürültüler koparır, dört bir yana "panik" korkular saçardı.Marathon savaşı gecesi Persler'i bu şekilde paniğe uğrattığı için, Atinalılar savaştan sonra tanrı Pan'a Akrapolis eteğinde bir tapınak yaptılar.Pan sözü Yunancada "bütün" anlamına geldiğinden mistikler, sonraları Pan'ı herşeyi yapabilir bir tanrı payesine çıkardılar.¹

Pandora

Pandora "tanrılar armağanı" anlamına gelir. Yunan mitolojisinde ilk kadın, Zeus tarafından insanlığı cezalandırmak için hazırlandığına inanılırdı.

Efsaneye göre, Zeus kendinden ateşi çalıp insanlara veren Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a balçıktan yapılmış tanrısal güzellik ve zekaya sahip Pandora'yı eş olarak gönderir. Epimetheus kardeşinin tüm uyarılarına karşı Pandora ile evlenir. Zeus, Pandora'ya evlilik hediyesi olarak topraktan yapılmış, çömlek benzeri bir kavanoz (yanlış yapılmış bir çeviri sonucu kutu olarak anılmaktadır) hediye eder ama bu kavanoz asla açılmamalıdır. Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kavanozu açar ve içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılmaya başlar... ancak son anda kutuyu kapatır bu da insanların içindeki "umut"tur.kötülüğün yayılmamış olması umudu.

Pandora mutsuzluk ve dertlerin olmadığı dünyada yaşar fakat kadına özgü merakına yenilip kutuyu açar.Ama başka bir efsaneye göre de Pandora kutuyu açtığında dünyaya kötülük hakim olur ve Pandora kutuyu kapatırken de kutu Pandorayı esir alır...

Diğer bi hikâyede ise Haberci Tanrı Hermes Olimposa giderken sırtında çok uzaklara götürmesi gereken sandığı Pandora ve eşine bırakır. Pandora merak eder kutuyu açar kendine ve eşinin üzerine pişmanlık, kızgınlık, kibir vs. gibi kötü özellikler, yaşadıkları mutlu ormana vede bütün dünyaya türlü türlü kötü özellikler yayılır. Son anda Epimetheus sandığı kapatır. Sandığın içinden bi ses gelir.Sandıktan gelen cılz ses -Lütfen beni çıkarın . Dışardaki kötülüklerle ancak ben başadebilirim- der. Bu sefer Pandora ve eşi birlikte açarlar sandığı. Sandığın dibinde bir kelebek vardır. Sandığın içindeki kelebek te ümittir.

Harpia(harpyalar)

Harpialar, eski Yunan mitolojisinde Thaumas ile Elektra'nın üç kızını topluca belirten isimdir.

Adları Aello (Bora), Kelaino (Karanlık) ve Okypete (Hızlı uçan) olan Harpiaların, Zeus tarafından, geleceği büyük bir doğrulukla bildiği için (başka bir efsaneye göre de çocuğuna eziyet ettiği için) cezalandırılan Trakya'nın efsanevi kralı Phineos'un yiyip içtiklerini çalmakla görevlendirildiklerine inanılırdı. Genellikle kadın başlı, akbaba bedenli olarak canlandırılırlardı.

Sentor

Sentorlar (Yunanca: Κένταυρος, Kendavros (tekil), Κένταυροι, Kendavri (çoğul)), Yunan mitolojisinde kısmen insan ve kısmen at görünümlü yaratıklardır.

Efsaneler
Sentor efsanesi at sırtında savaşa giden savaşçılardan gelmektedir. Sentorun sureti görenlere çok farklı ve ürkütücü gelmektedir. İnkalar'ın, Pizarro ve adamları 1533 'de at üstünde geldiklerinde yanılmış olmaları muhtemeldir. Çünkü inandıkları at ve insan birleşimi canlının gerçek olduğu fikri onları o sırada çok korkutmuştur.

Bilinen Sentorlar
Sentorler arasında en ünlüleri Nessos, Hiron, Folos, Evritiyon'dır. Hepsi Herakles hikâyelerinde geçmektedir. İleos ve Roitos ise, Atalanta'ya saldırı girişimi sırasında Meleager tarafından yok edilmişlerdir.

Modern edebiyatta Sentorlar
Sentorlari modern zamanlarda birçok yerde görmek mümkündür.

Hades'in Ülkesi

Ölüler ülkesi Hades'in anlatıldığı bölgenin görünüşü ürkütücü olarak tasvir edilir. Ölü ruhların içeri girmesi de kolay değildir. Ölü ruhları Acheron ırmağından geçiren bir sandalcı vardır. Kharon ölü ruhlarını geçirmek için para alır. Bu nedenle ölülerin ağızlarına bir obolos (metelik) konurdu. Zalim kayıkçı Kharon, bedel ödeyemeyen ruhları kovar ve asla yumuşamazdı. Toprağa gömülmeyen ruhların ise Hades’in ülkesine ulaşması mümkün değildi. Gömülmeyen ruhlar yüz yıl havada gezinip dururlardı.

Bu efsanevi anlatım o kadar etkili olmuştur ki Yunanlılar, ölüleri Hristiyanlığın ilk dönemlerindeki mağara ayinleri tasviri ile birlikte değerli eşyalarını da mezara koymayı adet olarak edinmişlerdir. Yunanlılar, ölü ile birlikte “hediye parası” diye anılan bir tas içerisine 10 - 15 civarında para koymayı gelenekselleştirmişlerdir. (2)

Kharoon(charoon)

Kharoon ya da Kharon (Ölülerin Kayıkçısı)

Kharon ölü ruhlarına Acheron ırmağını geçirtmek için para alır o nedenle ölülerin ağzına bir metelik konurdu. Para almazsa Kharon ruhları kovar, taş çatlasa yumuşamazdı. Hele toprağa gömülmeyen ruhların Hades bataklığını geçmeleri olanaksızdı. Kharon Etrüsk mezarlarında sık rastlanan bir simgeydi. Ölmekte olan insanı yer altı ülkesine almakla tam anlamıyla öldüren bir cin olarak gösterilir. Hermes'in kılavuzluğunda yeraltına inen birçok ölü Kharonla ve kendi kendisiyle konuşur, ölümden sonra her türlü varlığın boş olduğu sonucuna varır. (1)

Niks(nyks)

Niks (Yunanca Νύξ) Yunan mitolojisindeki ilk tanrilardan gece tanrıçası onun sekil halmis halidir.

Hesiodos'un Theogony'sinde Niks, Kaos'tan doğmuştur. Erkek kardeşi Erebus ile birlikte, Niks'in iki cocugu olmustur: Aether ve Hemera. Daha sonra, kendi kendisine Momus, Moros, Thanatos, Hypnos, Oneiroi, Hesperides, Keres ve Fates, Nemesis, Apate, Philotes, Geras ve Eris'i doğurdu. Hesiodos Tartarus'tan bahsederken Hamera'nin Tartarus'a Niks'in ondan ciktigi anda girdigini anlatir. Ona gore, Hamera geri geldiginde de Niks cikmistir.

Homeros'un İliyad'ının 14. kitabında, Hypnos'a atfedilen bir alıntı vardır; Hypnos'tan Zeus'un uykuya dalmasını isteyen Hera'ya eski bir iyiliğini hatırlatır. Önceleri, bir kez daha aynı istekte bulunmuştur Hera ve Hypnos bunu yerine getirmiş Zeus'un uykuya dalmasını sağlamıştır, böylece Hera, Herakles'e büyük talihsizlik hazırlayacak fırsatı bulmuştur. Uyandığında durumu fark eden Zeus çok sinirlenir ve Hypnos'u cezalandırmaya yeltenir fakat Hypnos korku içinde annesi Niks'e kaçar. Hypnos sözlerine Zeus'un Niks'in öfkesinden korktuğu için kendisinin peşini bıraktığını ve ancak böylece Zeus'un öfkesinden kurtulabildiğini ekler. Bu tür bir alıntı, Niks'in dönemde baş tanrı olarak tapılan Zeus'un bile korkabileceği düşünülen güçlü bir Niks figürü olduğunu ortaya koyar. Niks'in daha erken dönem mitolosijinin bir figürü olduğu düşünülürse bu mitolojideki süreçleri anlamada yardımcı olur ve uzun süreçlerden sonra bile gerek bireysel gerekse toplumsal anlamda güç ve etkisini yitirmemiş figürler bulunduğunu vurgulamaktadır.

Orfik Şiirde Niks
Orfeus'a atfedilen bazı şiir parçalarında Niks'in çok büyük bir öneme sahip olduğu gözlemlenir. Bu yazınlarda, Kaos'tan ziyade Gece ilk ilke olarak ele alınır. Ayrıca Niks'in bir mağarası vardır, burada kehanet ve nasihatlerde bulunur.

Diğer Yunan Metinleri
Aristofanes'in Kuşlar isimli eserinde de Niks ilk ilke olarak geçer; belki Orfik bir ilhamın nedeniyle. Ayrıca burada Eros'un da annesi olarak geçer. Diğer metinlerde Charon (Erebus ile birlikte) ve Phthonus'un de annesi olarak geçer. Niks'in mağara veya evinin yeri ve hâli ise farklı metinlerde farklı tasvir edilmiştir; Hesiodos'ta okyanus ötesinde, daha sonra Orfizm'deki gibi Parmenides'in felsefi şiirinde evrenin kenarındadır.

Yunanistan'da Niks, nadiren bir kült sahibidir. Pausanias'a göre Megara'daki akropoliste bir kahini vardı. (Paus. 1.40.1) Daha sıkça, Niks diğer kültlerin arkaplanlarında gizlenmiş, bulunmuştur. Bu nedenledir ki, Efes'teki Artemis tapınağında Niks olarak anılan bir heykel bulunmaktaydı. Spartalıların bir Uyku ve Ölüm kültü mevcuttu; bu ikisi ikiz kardeş olarak algılanıyor ve kabul ediliyordu. Şüphesiz Niks de onların anneleri olarak algılanmaktaydı. Niks'e dair bileşenler içeren kült isimleri birçok tanrı için mevcuttu, en belirgin olarak Dionysus'un Niktelios (Paus. 1.40.6) ve Afrodit'in Philopannyx (Orfik Şarkı 55).

Yunanistan Dışında Niks
Niks temasını kullanan Roma'ya ait metinlerde, tanrıça Nox'a çevrilmiş, böyle kullanılmıştır. (Virgil V, 721).

Aiolos(aeolus)

Aiolos, eski Yunan mitolojisinde rüzgar tanrısı.

Poseidon'un oğlu olan Aiolos, Homeros'un anlattığına göre, Odesseus'e eve dönüş yolculuğunda kullanacağı rüzgarları ve ters rüzgarları toplaması için bir tulum vermiştir.


Yunan mitinde rüzgarların efendisidir. kimi kaynaklarda poseidon un oğlu olarak bilinir( ilyada ve odysseia ). kimi kaynaklarda da eos ile astrois in evlatlarından biridir(hesiodos'un theogonia'sında olma ihtimali yüksek). boreas(poyraz), notos(lodos), euros(keşişleme), harpya(dişi lanetli kuş) kardeşleridir..

Truva Savaşı

1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından sonuçlanan kazıların sonucu olarak, bütün dünya Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinden 5-6 km uzağında yer alan bir yörede bundan yaklaşık beş bin yıl önce M.Ö. 3000 yıllarında ilk olarak insanların yerleştiğini ve kale inşa ettiklerini öğrendi. Yörenin bugünkü adı Çanakkale Hisarlık Höyüğü'dür. Kalenin sahipleri uygun coğrafi koşulların avantajlarını kullanarak Asya'dan Avrupa'ya uzanan ticari ilişkileri kontrol ederlermiş.

M.Ö. 1900 yıllarında tepeleri ve çevresini at yetiştirmekle uğraşan yeni bir kabile ele geçirir. Bu yeni kabile önceki kaleden daha büyük ve görkemli bir kale inşa eder.

Arkeolojik verilere göre, M.Ö. 1250 yıllarında tepe yeniden ele geçirilir ve her şey yakılıp harabeye çevrilir. Bir süre sonra merkezi Avrupa'dan gelen insanlar buraya yerleşirler. Yaklaşık M.Ö. 1100 yılında tepede büyük bir yangın meydana gelir ve tepe birkaç yüz yıl ıssız bir yer olarak varlığını sürdürür.

Schliemann yaptığı kazılarda çok kıymetli bir hazine bulur. Bu hazine bir zamanlar bu şehrin zenginlikler şehri olduğunun habercisidir. Heinrich Schliemann burada bir hazinenin yattığını nereden mi bilir. Homeros'un İlyada ve Odysseia masallarını okuyan pek çok kişi bu civarda bir hazinenin saklandığını öğrenir ve 18. yüzyıldan itibaren hazineleri aramaya koyulurlar. Kitapları okuyan arkeolog Schliemann 1870 yılında Çanakkale'ye gelir. Hisarlık tepesini kazmaya başlar. Homeros'un Troya'sını bulur. Troya Kralı Priamos'un hazinesini ele geçirir ve onu yurt dışına kaçırır.

TROYA VE HELEN

Helen dünyanın en güzel kızlarından biri idi. Menelaos Helen ile evlenip Sparta'nın kralı oldu.Paris en güzel tanrıça olarak kendisine yardım ederek Helen'i kaçırmayı teklif eden Afrodit'i seçti. Paris bir kaç günlüğüne Menelos'un konuğu oldu ve Menelaos'un sarayda olmadığı bir gün Helen'i kaçırdı.

İason

İason (Yunanca Ιάσων), Yunan mitolojisinde altın postu arayan Argonotların önderidir.

Yunanistan’da Yason (İason)’un başkanlığında kahramanlar bir araya gelirler ve “Altın Post”u ele geçirmek için Kolhis'e gitmeye karar verirler. Argonotlar, “Argo” (bu geminin adından dolayı onlara Argonot denmiştir) adlı bir gemi yaparlar ve Kolhida'ya doğru yola çıkarlar. Uzun ve çok zor bir yolculuktan sonra Aiet’in güçlü ve zengin krallığına varırlar. Kral, Yunanlı kahramanları saygıyla karşılar ve gelmelerinin nedenini öğrenir. Aiet, İaosun’un şartlarını yerine getirmesi halinde “Altın Post”u Yunanlılara vermeye karar verir. İason önce ateş püskürten öküzlere boyun eğdirecek, başlarına boyunduruk geçirecek ve büyük bir tarlayı sürecektir. Sonra İason’un ejderhayı öldürmesi ve onun dişlerini toprağa ekmesi gerekir. Bu dişlerden savaşçılar çıkmaktadır. İason’un bu savaşçılarla savaşması ve onları yenmesi gerekir. Yunanlılar ancak bundan sonra “Altın Post”u alabileceklerdir. Bu şartları, Aiet’in dışında kimsenin yerine getirmesi mümkün değildir. Bundan dolayı kral İason’un öleceğinden emindir. Kralın kızı Medea’nın yardımı olmasa, Yunanlıların liderinin, Aiet’in şartlarını yerine getiremeyeceği açıktır. Kralın kızı, ilk görüşte İason’a âşık olmuş ve ona yardım etmeye karar vermiştir. Medea bir büyücüdür. Onun yardımıyla İason kralın şartlarını kolayca yerine getirir ve Aiet’den “Altın Post”u ister. Kral, Yunanlılara kimin yardım ettiğini hemen anlar ve “Altın Post”u vermeyeceğini açıklar. Bunun üzerine İason, postu ele geçirmeye karar verir. Ne var ki Medea’nın yardımı olmadan bunu gerçekleştirmesi olanaksızdır. Kralın kızı, postu bekleyen korkunç ejderhayı uyutur ve Yunanlılar “Altın Post”u ele geçirmeyi başarırlar. Hızla gemilerine binerler ve ülkeleri Yunanistan’a doğru yola çıkarlar. Medea da İason’la birlikte gider. Aiet, postun götürüldüğünü ve kızının kaçtığını öğrenir öğrenmez, hemen ordusunu toplar ve Yunanlıların peşine salar, ama askerler “Altın Post”u geri almayı başaramazlar.

İason'un geldiği yer Ordu'daki Yason burnu denilen yerdir. Orada Yason kilisesi de vardir. Bu kilise, 1868`de yörede yaşayan Rumlar tarafından yaptırılmış olup, mimarisi gayet özelliklidir. Yason burnu, esasen çok eski bir yerleşim yeridir. M.S. III. yüz yılda Hıristiyanlar, Giresun`da İsa’nın doğumunu kutladıktan sonra buraya gelerek 'Işıklar Bayramına' katılırlarmış. Yason burnu yarımadası, küçük ama güzel bir doğal görünüme sahip bir yarımadadır. Eski Ordu-Samsun karayolu üzerindedir. Şimdiki sahil yolu (Bolaman-Efirli 42km, Kaynak: Türkiye Karayolları Yol Haritası) 10 Ocak 2008'den itibaren Turizme açılmıştır.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Euryale

Yunan mitolojisine göre Euryale, Stheno ve Medusa "gorgon" olarak nitelendirilmiştir. Aslında hiçbiri birbirinin kardeşi değildir. Ancak evren de sadece bu 3 gorgon bulunduğundan dolayısıyla bu 3 gorgon Zeus tarafından kardeş olarak ilan edildiler.

Euryale ayrıca Gaia'nın kardeşidir. Medusa öldükten kısa birsüre sonra Zeus annesini kıramayarak daha sonradan Euryale'ye insan olabilme şansını tanımıştır. Bunun koşulları yaşamını geçirdiği Stheno'yu öldürmek olacaktı. Euryale teklifi anında kabul ederek Stheno'yu öldürmeye kalkıştı.

Bundan sonrası için farklı rivayetler vardır:

Son: Euryale başarılı olmuş ve insan olmuştur. Ama hayatını lanetli bir biçimde geçirmiştir. Stheno'nun ruhu onu rahatsız ediyor,insanlık duygusu olan korkudan yararlanarak Euryale'yi korkutuyordur.
Son: Stheno Euryale'yi öldürmüş ve kendisi insan olabilme hakkını kazanmıştır.
Son: Euryale Stheno'yu öldürdüğünü zannetmiştir. Ama Zeus Stheno'nun kılığına girmiştir. Bir anlık olsun ölü numarası yapmış ve elindeki hançeri Euryale'nin kalbine saplamıştır.

Medusa

Medusa, Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar.


Medusa hayata çok güzel bir kız olarak başladığında, Athena onu çok kıskanmıştı. Poseidon'un Medusa'nın güzelliğinden başı öylesine dönmüştü ki, ona Athena'nın tapınaklarından birinde sahip oldu. Bu Athena için son derece aşağılayıcı bir davranıştı, o da Medusa'yı bir Gorgon yaparak cezalandırdı. Medusa, bir insan olarak doğduğu için ölümlüydü.


Yerebatan Sarnıcı'ndaki medusaBu cezayla yetinmeyen Athena, daha sonra,Perseus'a onu yakalayıp öldürmesi için yardım etti. Perseus, Medusa'nın başını kestiğinde, Poseidon'dan olan çocukları Pegasus ve Chrysaor dışarı fırladı. Kan damlaları Libya çöllerinde birer yılana dönüştüler. Daha sonraları bu yılanlardan biri Mopsus'u öldürmüştür.

Perseus Medusa'nın kestiği kafasını alıp gittikten sonra, Athena olay yerine geldi. Medusa'dan geriye ne kaldıysa inceledi. Derisini yüzüp Aegis'in markası yaptı. İki damla kanını da Kral Erichthonius'a biri hastalıklara deva, diğeri öldürücü bir zehir olarak hediye etti

Gorgonlar

Gorgonlar, Yunan mitolojisinde keskin dişli, saç yerine başlarında canlı yılanlar olan, dişi canavarlardır. Efsaneye göre gözlerine bakanı taşa çevirirler. Üç kızkardeştirler; Medusa, Euryale ve Stheno.

PERSEUS

Perseus, Yunan mitolojisindeki önemli kahramanlardan biridir. Herakles'in ataları arasında yeralan Argoslu bir kahramandır.

Babası Zeus annesi ise Akrisios kızı Danae'dir. Perseus'un büyük babası Akrisios bir kahine gidip bir erkek çocuğunun olup olamayacağını sorar. Kahin ona kızı Danae'nin bir erkek çocuğu olacağını ve bu çocuğun onu öldüreceğini söyler.Korkuya kapılan ve kehanetin gerçekleşmesinden korkan Akrisios, yeraltına bronzdan bir oda yaptırarak kızını oraya hapseder. Zeus bronz odanın tavanıdaki bir yarıktan altın damlası şeklinde içerisi sızar ve genç kızla birlikte olur. Bu birleşmeden Perseus doğar.

Perseus, Athena tarafından Gorgonlardan Medusa'yı öldürmekle görevlendirilir. Athena ve Hermes ona bu zor görevinde yardımcı olan tanrılardır. Perseus, Gorgoların (Stheno, Euryale ve Medusa) yerine gider. Onları uyurken bulur. Bu üç kızkardeş arasında yalnız Medusa ölümlüdür.Bu nedenle Perseus sadece onun başını kesip götürebileceğini anlar. Gorgolar, boyunları ejderha pullarıyla korunan, yaban domuzu gibi dişleri olan dişi canavarlardı. Bronz elleri ve altın kanatları vardı. Üstelik bakışları o kadar güçlüydü ki baktıkları her şeyi taşa çeviriyorlardı. Medusa'nın kesilen kafasından Pegasus (Kanatlı at) , Khrysaor adlı bir dev çıktı. Perseus medusanın başıyla Polydektesi taşlandırmıştır.Daha sonra medusanın başını Athenaya teslim etmiştir.Dönüş yolunda Andromeda'yla karşılaştı ve ona aşık oldu. Bu güzel genç kızın annesi Kassiepeia, Nereus kızlarından daha güzel olduğunu söylediği için Poseidon'u kızdırdı. Deniz tanrısı da bu bölgeye bir deniz canavarı musallat etti. Canavarı öldürmek koşuluyla kurban olarak sunulan genç kızı kurtaran Perseus, daha sonra kızla evlendi ve Tiryns kralı oldu(Yunanistanda antik bir kent)mutlu bir yaşam sürdü.

12 Şubat 2010 Cuma

Minotor

Minotor (Yunanca: Μινώταυρος, Minotavros): Yunan mitolojisinde yarı insan-yarı boğa yaratık. Özgün sözcük Minotor'dur ve Yunanca "Minos’un Boğası" anlamına gelir.

[değiştir] Öyküsü
Girit’te hüküm süren güçlü kral Minos, gücünü kanıtlamak için Poseidon’dan ona kurban edeceği bir boğayı denizden çıkartıp vermesini ister. Ama hayvan Minos’a o kadar güzel görünür ki onu kurban etmeye kıyamaz ve saklar. Bunun yerine başka bir boğayı kurban eder. Poseidon bunu fark ettiğinde çok sinirlenir ve Minos’un karısı Pasiphae’de boğaya karşı bir aşk uyandırır. Pasiphae’nin boğayla çiftleşmesinden boğa başlı ve kuyruklu, insan bedenli Minotor doğar.

Minotor, sanatçı Daidalos’un yaptığı, Labyrinthos adlı, içinden kimsenin çıkamayacağı yapıya kapatılır. Minotor insan etiyle beslenmektedir. Bunun için, Atinalılara karşı savaş kazanmış olan Minos onlardan, haraç olarak, her yıl Minotor’un yemi için yedi genç erkek, yedi genç kız ister. Üçüncü haraç yılı geldiğinde, Theseus Minotor’u öldürmek için Girit’e giden gemiye biner. Labyrintos’a sokulacak kafile halkın gözü önünden geçirilirken, kralın kızlarından Ariadne Theseus’u görür görmez ona aşık olur. Daidalos’un öğüdüyle Theseus'a bir yumak iplik verir. İpliğin ucunu girişe bağlamasını, böylece dönerken ipi takip edip çıkışı bulabileceğini söyler. Ariadne Theseus'un kendisiyle evleneceğine dair bir de söz alır. Theseus, uykuda yakaladığı Minotor’u kıpırdamaz halde yere bastırıp yumrukları ile öldürür.

Urania

Urania (cennet gibi, cennetsel) Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Gökbilim ve astrolojinin ilham perisidir.

Nadiren Apollon'dan Linus'un annesi olduğu iddia edilir.

Çoğunlukla sol elinde bir yerküre figürü ile resmedilir. Ayrıca çoğunlukla gözleri göğe bakar ve giydiği pelerinin, elbisenin üstünde yıldız motifleri vardır.

Thaleia

Thalia veya Thaleia, Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Pastoral şiir ve komedinin ilham perisidir. Genellikle elinde komik bir maske (gülen bir yüz ifadesi) ile resmedilmiştir.

Terpsikhore

Terpsikhore (dans etmenin zevki) veya Terpsichore, Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Dansın ilham perisidir. Daha sonraları müziğin ve lirik şiirin ilham perisi olarak da anıldığı olmuştur. Nehir-tanrısı Achelous'tan Sirenler'in annesi olduğuna dair iddialar vardır.

Genellikle otururken, elinde bir lir ile resmedilir.

Polymnia

Polymnia veya Polyhymnia ("birçok şarkı"), Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Polymnia kutsal ilahilerin, hitabetlerin ve dansların ilham perisidir.

Bazen geometrinin, meditasyonun ve tarımın ilham perisi olarak da anılır.

Ciddi bir yüz ifadesiyle, uzun giysiler içinde tasvir edilir.

Melpomene

Melpomene (şarkı söylemek), Yunan mitolojisinde müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Trajedinin ilham perisidir.

Genelde trajik bir maske, nadiren bir bıçak tutarken resmedilir. Sık sık cothurnus (dönemin trajedi oyuncuları tarafından giyilen bir tür bot) giyerken resmedilir.

Kleio

Kleio veya Clio (Yunanca: Κλειώ). Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Tarihi olayları konu alan şiirlerin ilham perisidir. Fenike alfabesini Yunanistan'a getirdiğine inanılır.

Makedonya kralı Pierus'dan, Hyacinth isminde bir oğlu olmuştur. Mitolojideki bazı kaynaklara göre Hymenaios'un da annesidir.

Çoğunlukla bir parşömen tomarı veya tabletlerle resmedilmiştir.

Kalliope

Kalliope (Yunanca: Καλλιόπη), Yunan mitolojisindeki müzlerden (ilham perileri) biri. Yunanca "Καλλιoπε" - "güzel sesli"den gelmektedir. Müzlerin en büyüğü ve en zekisidir. Tanrı Apollo'dan Orpheus ve Linus adlarında iki oğlu olmuştur. Kalliope epik şiirin, destanların ilham perisidir. Bu yüzden, mitolojiye göre, şairlere epik şiirleri, destanları ilham eden, yazdıran odur.

Erato

Erato (Yunanca: Ἐρατώ, anlam: sevimli), Yunan mitolojisinde, 9 müzden (ilham perileri) birisidir. Lirik şiirin, aşk şiirlerinin ve korolu şiirlerin ilham perisidir. Arcas'dan Azan isminde bir oğlu olmuştur.

Çoğunlukla bir lir ile resmedilmiştir.

Euterpe

Euterpe (Yuterpe olarak okunur, ismi Yunanca eu yani iyi ve ismi τέρπ-εω yani hoşnut etmekten gelir), Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Eutere olarak da anılır. Müzik ve lirik şiirin ilham perisidir. Ayrıca eğlence, zevk ve flüt üflemenin ilham perisidir.

Çoğunlukla flüt tutarken tasvir edilir. Mitolojideki bazı kaynaklara göre bir tür flüt olan aulosu o icat etmiştir. Yine de birçok mitografa göre aulos'u icat eden Masyas'dır.

Strymon nehri tarafından gebe bırakılmış, Rhesus isminde bir oğlu olmuştur. Periler (nemfler) tarafından büyütülen Rhesus, Troyada Diomedes tarafından öldürülmüştür (Homer'in İliyad'ına göre).

İzmir'deki sanat topluluğu'nun adı. Euterpe Sanat Kurucular: Ulaş Tuzak, Atilla Ertörer

Müzler veya Musalar

Müzler veya Musalar, Yunanca Μουσαι - Mousai sözcüğünden gelmektedir. Bu sözcük ise etimolojik olarak, akıl, düşünce, yaratıcılık yeteneği gibi anlamlara gelen "men" kökünden gelmektedir. Latince musa. Yunan mitolojisinde, bunlar ilham tanrıçaları, ilham perileridir. Hesiodos`un Theogony`sine göre, Müzler tanrıların kralı Zeus ile bellek tanrıçası Mnemosyne'in kızlarıdır. Dokuz tanedirler. Efsaneye göre Zeus, Mnemosyne ile tam dokuz gece geçirmiştir ve her gece için de bir müz doğmuştur. Müzleri sıralarsak:

Euterpe, flüt (müzik)
Erato, korolu-lirik-aşk şiirleri
Kalliope, destan-epik şiir
Kleio, tarih
Melpomene, tragedya
Polymnia, kutsal şiirler
Terpsikhore, dans
Thalia, komedya
Urania, Gök bilimi
Müzlerin adları hemen hemen her şiirde geçer, fakat kendilerine ait bir destanları yoktur. Genellikle Apollon önderliğindeki bir koroda, tanrıların bütün şenliklerinde şarkı söyler, dans ederler.

Satir

Satir, Eski Yunan mitolojisinde yer alan yarı keçi yarı insan kır ve orman iyesi.

Roma mitolojisindeki karşılığı faundur. Çoğunlukla gövdelerinin belden üstü insan, belden aşağısı ise teke biçimindedir. Satirleri tasvir eden eserlerde ortak özellik, keçi boynuzlu, sivri ve uzun kulaklı, atınkine benzeyen uzun kuyruklu ve göze çarpan penisidir.

Satirler çoğunlukla da ellerindeki flüt ve ardından koştukları nemfler ve mainadlar ile birlikte tasvir edilir. Şarap tanrısı Dionysos ile birlikte şarap içerler, kırlarda dans ederler. Yaşlanan satirlere silenos denir. Özel olarak Dionysos'u yetiştiren yaratığın adı da Silenos'tur.

Yunan heykel ustası Praksiteles, satirleri bedenlerindeki hayvan özelliklerini en aza indirerek yakışıklı ve genç bir erkek olarak göstererek yeni bir satir tipi yaratmıştır.


Dişi satirlere ise satires (Satyresses) denilmektedir. İnsan başı ve gövdesine sahip, genellikle çıplak göğüslü, belinden aşağı tarafı ise keçi şeklinde tasvir edilir. Terminolojide nadiren faunes ( fauness) olarak rastlanır.

Dryadlar

Yunan mitolojisinde ormanlarda yaşayan ağaç perilerine verilen isim olup Yunanca "meşe ağacı" kelimesiyle ilişkilidir. Ormandaki her ağacın bir dryad'ı olduğuna inanılır, ağaçları korumak gibi görevleri vardır. Dryadlar, diğer ağaç perileri olan hamadryad'lardan farklıdırlar. Dryadlar, insanlarla ilişki kurup, çoluk çocuk sahibi olabilirler. Hamdryadlar'ın ömrü ise yaşadıkları ağaçların ömrü kadardır ve ağaçlarından ayrılamazlar. Kısacası ağaçla doğup ağaçla ölürler ama aralarında ölümsüz olanlar da vardır, Orpehus'un eşi Eurydike bir dryad’dır. Eski Yunan'da halk arasında dryadlara olan inanış çok yaygındı hatta ağaç kesmek için din yetkililerine başvurup, dryadların bırakıp gittikleri ağaçları seçerlerdi… Dryadlar, Hamadryadlarla kardeşlerdir, tek farkları hamadrayadlar gibi ölümlülere ceza vermemeleridir.

Naiadlar

Crinaeae (çeşmelerde)
Limnades veya Limnatides (göllerde)
Pegaeae (kaynaklarda)
Potameides (nehirlerde)
Eleionomae (bataklıklarda)

Nemf

Nymphler (Nymphe veya Türkçe nemf, nimf olarak da anılırlar) Yunan Mitolojisi nde yeri ve denizi dolduran sayısız çokluktaki dişi, tanrısal varlıklardır. Ölümsüz değillerdir ama tanrılar gibi ambrosia ile beslendiklerinden çok uzun yıllar yaşarlar ve hep genç ve güzel kalırlar. Doğurganlık ve zariflik simgesidirler. Mitlerde genellikle güzellikleri yüzünden başlarından geçenler anlatılır, genel olarak perilerin güzelliğine vurgu yapılır.

Çok sayıda nymph türü vardır ve bunlar yaşadıkları yerlere göre ayrı adlar alırlar. Oreadlar dağlarda, Naiadlar akarsularda, Dryadlar meşe ağaçlarında yaşarlar.

Oreadlar ve Dryadlar doğanın bir parçası oldukları için satirler bu nemflerin hayranıdır...

Prometheus

Prometheus, Hesiodos'a göre İapetos'la ve Klymene'nin oğlu ve Atlas, Menoitios ve Epimetheus'un kardeşidir. Bazı metinlerde Prometheus'un annesi Asia ve kardeşi Athos olarak gösterilir. Prometheus, öteki kardeşleri gibi, tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış ne var ki öteki kardeşlerinden farklı olarak sonunda insanlar yaratmak ve onlara ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vermekle bu düzeni değiştirmeyi başarmıştır.

Olympos tanrılarının kuvvet ve kudretine karşılık, Prometheus'da kurnazlık ve zeka vardır. Titanların isyanları sırasında tarafsızlığını korumuş ve başkaldırmamış bir Titan oğlu olarak Zeus'un gözüne girmeyi başarmıştı. Zeus onu Olympos'daki ölümsüzlerin arasına aldı. Oysa o Zeus ve arkadaşlarına karşı kin besliyordu. Dedelerinin öcünü almak için, kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yarattı. Sonra onun acizliğine acıyarak, Hephahistos (Ateş Tanrısı) alevler saçan ocağından bir kıvılcım çaldı ve insanlara armağan etti. Bunun için Tanrı Zeus tarafından Kafkas Dağında zincire vurulmuş ve Prometheus Desmotes (zincire vurulmuş Prometheus) adıyla anılmıştır. Tanrılarca görevlendirilen bir kartal(bazen akbabayla karıştırılır) sürekli olarak, her gece yeniden oluşan karaciğerini kemirmektedir. Onu Kafkas dağının tepesindeki bu işkenceden Zeus'un oğlu yarı tanrı, ölümlü Herakles kurtarır. Prometheus; "Zeus tahtından düşmedikçe benim işkencelerimin sonu yoktur" der, böylelikle insanlığa özgürlüğün yolunu göstermiş olur.
Bu arada Zeus, kendisini hiçe sayan insanlara da bir ders vermek için, Hephaistos'a su ve balçıktan ilk bakirenin heykelini yaptırdı ve kalbine ruh yerine Prometheus'un ateşi çaldığı yerden aldığı bir kıvılcımı koydu ona Pandora ismini verdi. Onu insanlara yollarken eline verdiği kutuda ise tüm kötülük ve ızdıraplar vardı. Zeus böylece insanlardan da intikamını aldı.

Zincire vurulmasındaki asıl neden Zeus'un ondan korkuyor olmasıdır. Geleceği görme yetisi olan bir titan'dır ve bu yetisini kullanarak Zeus'un Kronos'u tahttan indirmesine yardımcı olmuştur. Gelecekte de Prometheus'un bu özelliğini kendisinin tahttan düşürülmesi için de kullanacağından korkan Zeus, Prometheus'un ateşi (bilgiyi) çalarak insanlara vermesi ile ondan kurtulmak için gerekli fırsatı elde etmiştir. Bu işkence 30000 yıl sürmek üzere planlanmıştı, fakat Herkül'ün onu serbest bırakmasıyla Prometheus kendisinin karaciğerini her gün yiyen kartalı buldu ve öç olarak Zeus'un Prometheus'u cezalandırmakla görevlendirdiği kartalın karaciğerini yedi. Zeus bu şekilde cezasını sonlandıran Prometheus'u affetti ve tekrar ölümsüzler arasına aldı.

Herakles(HERKÜL)

Yunan mitolojisinde Herakles, Roma Mitolojisi'nde Herkül, Zeus ile Miken kralının kızı Alkmene'nin oğludur. Kadına aşık olan Zeus ona kocası kılığında yaklaşmıştır. Herakles'in Zeus'un çocuğu olduğunu anlayan Hera onunla sürekli uğraşmış ve ölümüne neden olmuştur. Herakles doğduğu günden itibaren tanrısal bir kuvvete sahiptir. Hera'nın gönderdiği iki zehirli yılanı öldürdüğünde henüz birkaç günlük bebektir. Herakles üstün bir eğitim görmüştür. En iyi yaptığı işler ok atmak, araba kullanmak ve güreşmektir. 18 yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı öldürmüştür. Kendisine ödül olarak Thebai kralının kızı Megara verilmiştir. Bu kızdan üç oğlu olmuştur. Hera işe karışarak Herakles'i çıldırtmış, Herakles de karısını ve çocuklarını öldürmüştür. Suçlarından arınması için Miken kralının hizmetine girip, onun her istediğini yapması gerekmiştir. Kralın Herakles'e yaptırdığı 12 işe mitolojide Herakles'in 12 görevi veya işleri denir.

[değiştir] 12 Görev
Bu 12 görev şunlardır:

Lerna gölündeki Hydra'yı öldürmek.
Artemis'in kutsal hayvanlarından Kyreneia Geyiğini yakalamak.
Erymanthian dağında yaşayan büyük yaban domuzunu ağla tutmak.
Augias'ın ahırlarını bir günde temizlemek. (İki büyük ırmağın yataklarını değiştirip ahırlardan geçirerek.)
Stymphalos'da yaşayan ve o bölgedeki insanların rahatını kaçıran kuşları Athena'nın yardımıyla kovmak.
Girit'e gidip Poseidon'un Minos'a verdiği azgın Girit Boğası'nı getirmek
Troya kralı Diomedes'in insan eti yiyen kısraklarını yakalamak. Bunun için önce Diomedes'i öldürmüştür.
Amazonlar kraliçesi Hippolyta'dan kemerini almak. Kemeri almak için kraliçe ile anlaşmış, ancak Hera'nın kışkırtmasıyla Amazonlar, Herakles'e saldırmış, Herakles de kraliçeyi öldürmek zorunda kalmıştır.
Okeanos'un bir adasında bulunan 3 gövdeli dev Geryoneus'un sığırlarını çalmak.
Hesperidler'in altın elmalarını getirmek. Elmaları almak için altın elma ağacını koruyan kızları ve daha da önemlisi onların ejderini geçmesi gerekiyordu. Bunun için Herakles altın elmaların koruyucusu olan kızların babası Atlas'a gider ama o da biraz kurnaz davranarak Herakles'le bir anlaşma yapar.
Hades'in ölüler ülkesini koruyan Kerberos adlı köpeği yeryüzüne çıkarmak.
Nemean arslanı'nı yenmek (efsaneye göre aslanın postu sadece kendi pençesiyle kesilebilir).

Dionysos

Dionysus veya Dionysos (Yunanca: Διώνυσος veya Διόνυσος; hem Roma ve Yunan mitolojisinde Bacchus olarak da bilinir) Bazı mitolojik eserlerde ve ozellikle tragedyalarda Bromios, Euhios, Dithyrambos, İakkhos, İobakkhos olarak da adlandırılır. Çal'lı şarap tanrısı. Şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.

On iki Olympos tanrısından biri olan Dionysos, Zeus ile Semele’nin oğludur. Doğuş efsanesi şöyle anlatılır: Zeus Semele’ye aşık olur, ama karısı Hera onu kıskanır. Hera yaşlı bir kadın kılığına girer ve Semele’ye Zeus’un ona güçlerini göstermesini söylemesini söyler. Zeus gücünü gösterirken Semele yanar ve karnındaki yedi aylık bebeğini düşürür. Zeus bebeği kurtarır ve baldırında saklar. Daha sonra Tanrı Dionysos Zeus’un baldırından doğar

Çal yöresinde yaşamıştır. Helen pantheonuna aykırı dusen bir tanrıdır. Bütün efsaneleri bir tek motif üstüne kuruludur: tepki ve direnç.

Sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir. Bu yüzden psikiyatride manik depresif duygu durumunu temsil eder.

Genel olarak Zeus ile Semele'nin oğlu olarak geçse de, bazı kaynaklarda Zeus ile Persephone'nin oğlu olarak gösterilir.

Dionysos kültünün, hıristiyanlık dinini de doğrudan etkilediği iddia edilmektedir.

Dionysos bağ bozumu tanrısı olarak da bilinir. Onun adına düzenlenen bağ bozumu şenliklerinde tiyatronun temeli atılmıştır. Bu şenliklerde bir koro bulunmaktaydı; daha sonraları koronun önüne bir oyuncu, daha sonra ikinci bir oyuncu geçmiş, böylece tiyatronun temelleri atılmıştır.

Orpheus

Orfe(Orpheus), kimilerince gerçekten yaşamamış efsanevi bir isim veya mitolojik bir şair olarak görülmesine karşın, ezoterizmde, antik Yunan’a bilgeliği Pisagor ve Platon’dan önce getirmiş, en büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir.

Eldeki verilere göre Orfe Yunanistan’a Trakya’dan ya da Asya’dan gelmiş olmalıdır. Kimi kaynaklara göre Orfe İ.Ö.8.yy.’da bir Trakya kralı ile bir Apollon rahibesinin oğlu olarak dünyaya geldi. Semadirek (Samothrake) Adası’ndaki misterler eğitiminden geçtikten sonra Mısır’a gidip İsis Misterleri inisiyasyonundan geçti. (Fakat kimi kaynaklar Orfe’nin Mısır’a gitmemiş olduğunu inisiyatik eğitimini Asya’da almış olduğunu ileri sürer.) Daha sonra Yunanistan’a geçip Delf kentinde kendi inisiyatik organizasyonunu kurdu. Orfe’nin Delf’te kendi ekolünü kurmasını bazı araştırmacılar, aynı zamanda, eski Yunanistan’daki yozlaşmış inanışlarda yapılan bir tür reform hareketi olarak kabul ederler. Orfe eski inanışları tümüyle reddederek tepki çekmek yerine, eski inanışlardaki ilahlara ezoterik anlamlar yükleyerek, bu batıl duruma gelmiş inanışları -kimilerince Apollon kültü olarak adlandırılan- ezoterik öğretisi içinde eritme yöntemine başvurmuştur. Örneğin Orfe, Yunanlılar’a “eski ilahınız Diyonizos yoktur” demek yerine “Diyonizos aslında tezahür etmiş İlahi Kelam’dır ve bu, insanların içinde sezgi ve vicdan tarzında belirir” demeyi tercih etmiştir.

Persephone

Persephone, Yunan mitolojisinde Zeus ile Demeter'in kızıdır. Hades tarafından kaçırılıp, Hades'in sunduğu meyveyi yedikten sonra ölüler ülkesinin tanrıçası olmuştur.

Persephone'nin asıl ismi Kore'dir. Hades Persephone ismini, O'nu yeraltına kaçırdıktan sonra vermiştir. Ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin yeryüzüne çıkma hakları bulunmamaktadır. Kore de yediği 4 nar tanesi yüzünden sadece dokuz ay yeryüzüne çıkmaya hak kazanmıştır.

Proserpina olarak da bilinir. Tüm dünyaya buğday ekmekle görevli tanrıça Demeter'in Zeus'tan olan kızıdır. Demeter kızını çok sevmektedir. Günlerden bir gün kızının çığlığını duyar. onu arar ama bulamaz. bu yaşadığı acıyla Demeter dokuz gün boyunca dünyayı dolaşır ve kızını arar. Onuncu gün Güneş tanrısı Helios'a rastlar. Helios, ona Zeus'un gizli rızasıyla Hades'in Persephone'u kaçırıp ölüler ülkesi'nde ebedi karısı yaptığını açıklar. Demeter bu olaya isyan eder ve Olimpos'u terkederek insanlar arasında yaşamaya başlar. Yaşlı bir kadın kılığında Eleusis'e varır. Bir kuyunun yanında zeytin ağaçlarının altında oturur. Kuyudan su almaya giden kral Keleos'un kızları yaşlı kadını alıp eve götürürler. Böylece demeter kızların küçük kardeşi Demophon'un dadısı olur. Demeter, küçük çocuğa ölümsüzlük kazandırmak için geceleri çocuğun bedenini ambrosia ile sıvayıp yanmakta olan ateşe tutmaktadır. Bir gece çocuğun annesi olaya tanık olur ve dehşete düşer. Demeter şaşkınlıkla çocuğu elinden ateşe düşürür. Bu olay üzerine Demeter, kral Keleos ve eşinden özür dilemek için, Persephone'un kardeşi olan oğlu Tripolemos'a kanatlı ejderhaların çektiği bir araba verir ve ona buğday serpe serpe tüm dünyayı dolaşmasını emreder. Günler geçer ve Eleusis'te kaldığı süre içinde Demeter toprağı verimli kılmayı reddeder böylece açlık hüküm sürmeye başlar. insanların çektiği acılara üzülen tanrılar Demeter'e yakarırlar, o da kızını görmek şartını öne sürer. Zeus'un yardımıyla kızını yeraltı dünyasından çıkarmak ister. Yeraltı dünyasında birşeyler yiyenler yeraltı dünyasından ayrılamazlar. Yediği dört tane nar tanesi yüzünden Persophone yılın üç ayını yeraltı dünyasında , dokuz ayını ise dünyada geçirmeye mahkum edilmiştir. Kızını görmenin coşkusuyla Demeter, toprağı çiçekler ve yapraklarla kaplar. Böylece ilkbahar olur. Kızının yeraltın dünyasında geçirdiği üç ayda ise kış olur. Yunan mitolojısinde baharın baslangıcı olarak Demeter anılır.

Hades

Hades Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır. Zeus,yeryüzünün hakimiyetini kardeşleri arasında paylaşırken Zeus'a gökyüzü, Poseidon'a denizler ve Hades'e yeraltı düşer. O artık ölüler ülkesi tanrısıdır, korkunç bir tanrıdır ancak kötü değildir. Yer altının tüm hazineleri Hades'in olduğu için Romalılar onun adını Pluton olarak değiştirmiştir. Karısı, Demeter ve Zeus'un kızı Persephone'dir.

Kelime anlamı olarak "Hades" görünmez manasına gelmektedir. Onu görünmez yapan bir miğferi vardır. Yeraltı zenginliklerinin sahibidir, yerden çıkan değerli metaller onu bolluk çokluk ve servet tanrısı yapmıştır. Acımasız ve hatta korkunçtur; ama sözünden dönmez ve birçok tanrının aksine kaprisli bir tanrı değildir. Mitolojik öykülerde adı çokça yer almamaktadır. Bilinen en önemli öyküsü karısı Persephone'yi kaçırması ile ilgili olandır. Ancak Hades'in en önemli sıfatı, ölümün tanrısıdır. (Ölüm de başlıbaşına bir tanrıdır: Thanatos)

Hades aynı zamanda ölüler ülkesinin de adıdır. Hades ülkesi Asphodel, Tartaros ve Elysium olmak üzere üçe ayrılır. Ölen insanlar, fani yaşamlarında iyilerse Elysium'da, ne kötü,ne de iyilerse Asphodel'de yaşamlarını sürdürürler. Zeus ve Olimpos tanrılarının düşmanları, katiller vb. kişiler ise ceza olarak Tartaros'a atılırlar.

Enteresandır ki, Hades'in yeraltı ülkesine yaşayanlar da ölmeden geçebilmektedir. Ancak diyarın girişini üç kafalı şeytani bir köpek olan Cerberus korur. Herkes o köpeğin dehşetinden korkar ve kimse o kapıyı geçemez. Herkül bir macerasında bu köpekle yüzleşmeye gider.

Hades her ne kadar birçok zenginliğe sahip olsa da ortalıklarda pek gezinmez, övünmez, konuşmaz, kendi yeraltı ülkesinde oturmayı tercih eder. Çünkü sahibi olduğu yeraltı ülkesi o kadar çirkin bir ülkedir ki, efendisi sürekli saklanır. Bir keresinde Poseidon, Hades'i utandırmak için üç başlı mızrağını yere saplar ve yeryüzü boydan boya yarılarak Hades'in çirkin yeraltı ülkesi meydana çıkar. Az utanıp sinirlenmemiştir Hades.

Hestia

Rhea ile Kronos'un kızı olan Hestia, Zeus'un en büyük kız kardeşidir. Olemp'deki tanrıların en kibarı olarak bilinen Hestia, aile tanrıçasıdır, bu yüzden de günlük ev hayatında önemli bir yere sahiptir. Hiçbir mitolojik anlatımda yer almadığı gibi, Antik Yunan'da ona adanan tapınakları da olmamıştır. Ama, Olemp'de yanan kutsal ateş ve dünyadaki yanan her ocak onun kutsal mekanı sayılır.

Hestia aynı zamanda "metropolis"i simgelerdi. Bu nedendir ki kolonilerde kurulan yeni şehirlere metropolisde yanan ateşten getirilir, böylece metropolisin bir parçası koloni şehirlerinde yanmaya devam eder.

Roma mitolojisinde Hestia'ya Vesta denirdi, forumda ona adanmış bir tapınak bulunurdu.

Hephaistos

Hephaistos, Yunan mitolojisinde Zeus ile Hera'nın oğlu, Afrodit ve Kharis'in eşi. Tanrılar ve kahramanlar için demircilik zanaatıyla uğraşarak silahlar ve zırhlar üreten ateşlar tanrısı.

Hephaistos, zanaatkarlar tarafından Athena ile birlikte mesleklerin piri ve koruyucusu olarak kabul edilen bir ateş tanrısıdır. Tarımı, uygarlığı ve şehir hayatını korur. Anadolu kökenli tanrılardan biri olan Hephaistos, özellikle sönmüş bir yanardağ olarak saygı görmüş, sonraları yanardağların içinde çalıştığına inanılmaya başlamıştır.

Zeus'la Hera'nın oğlu olarak bilinmesine rağmen, Zeus'un annesi Metis, hamileyken kendisinden daha güçlü bir çocuk doğurmasından korkup onu yutması ve bunun sonucunda da Athena'yı başından doğurmasına karşılık Hera'nın da Hephaistos'u tek başına doğurduğu da söylenmektedir.

Hephaistos, tanrıların en çirkinidir. İki ayağı da topaldır. Homeros'un İlyada'sında bunun sebebi iki şekilde açıklanır. Birinciye göre babası Zeus, Hera ile kavga ederken Hephaistos annesinin tarafını tutmuş, buna kızan Zeus oğlunu Lemnos (Limni) adasına fırlatmış ve Hephaistos bu yüzden sakat kalmıştır. İkinci efsaneye göre Hephaistos sakat doğmuş, bu durumdan utanan annesi onu Olympos'tan aşağı fırlatmış ve Hephaistos'u nereidler ve Thetis büyütmüştür. Hephaistos'la Hera hiçbir zaman birbirlerini sevmemişlerdir. Yunan mitolojisinde ise Hera, Hephaistos'u kendi başına oluşturmuş ve doğurmuştur. Fakat bebeği ayaklarını topal kendisinin çirkin olduğunu görünce ve bütün Tanrılar onla alay edince, Hephaistos'u Olimpos Dağı'ndan atmıştır.

Tanrıların arasında en çirkin olan olmasına rağmen, hem onlar hem de insanlar arasında en sevilen tanrıdır. Olimpos'taki görkemli saraylar onun elinden çıkmıştır. Tanrılar ve kahramanlar için en güzel silahları yapmıştır. Zeus'un emriyle insanları cezalandırmak için gönderilen ilk kadın Pandora onun eseridir. Hephaistos, İlyada'da Kharis (zerafet, neşe ve sevinci temsil eden tanrıçalardan biri) ile evlidir.

Hephaistos hakkında anlatılan bir mitte de Hephaistos'un Olimpos'a çıkma hikayesi şöyle anlatılır; Hephaistos annesi için bir taht yaptırmıştı. O aralar Hera Hephaistos'un hayatta olduğunu bilmiyordu. Hephaistos ona bu tahtı verirken saygılarını sunarak üzerine "sevgili annem hera'ya-oğlu Hephaistos'tan" diye yazdı ve annesine kendisini tanıttı. Hera o gün bu tahtta yedi içti ve gülüştü. Kalkmaya çalışırken demirlerin elini ve ayağını kıskıvrak tuttuğunu gördü. Giden tanrılara seslendi. Bazı tanrılar onu duydu ve yanına geldi ve olanları görünce Zeus'a haber verdiler. Sonra şarap tanrısı Hephaistos'un yanına gitti ve onu sarhoş edip geri getirdi. Zeus ona Hera'yı kurtarmasını emretti. Hephaistos annesini affetti. Sabah uyandığı zaman kendini Olimpos'ta buldu. Artık o da Olimpos'taki bir tanrıydı. Zeus onun isteğini kabul etmişti. Daha sonra Afrodit'le evlendi. Bu Hephaistos'un ikinci isteğiydi. Böylece tanrılar yine eski huzuruna kavuştular.

Hermes

Hermes, (Yunanca ʽἙρμῆς ) Zeus ve Maia'nın oğludur. Zeus'un habercisidir. Tanrıların en kurnazı sayılır. Tanrıların en hızlısıdır. Bir de büyülü değnek taşır. Üstün nitelikleri olan Hermes, efsaneye göre daha bir günlükken ayağa kalkar, beşiğinden çıkar, kaplumbağa kabuğundan yaptığı bir liri çalıp ondan çıkan seslerle eğlenir. Bir gün kırlarda dolaşırken tanrı Apollon'un koruması altındaki inekleri çalar. Apollon olayı öğrenince çok kızar; cezalandırılması için Hermes'i kolundan tutup Zeus'a götürür. Ne var ki, Hermes'in lirinden çıkan sesler Zeus'u da ve Apollon'u da büyüler. Zeus, cezalandırcağı yerde Hermes'e kanatlı bir başlıkla bir çift ayakkabı vererek onu tanrıların habercisi yapar. Haberci Hermes ölülerin ruhlarını yeraltına götürür; çobanlarla, yolunu şaşıran yolculara kılavuzluk eder. Yaşlı Kral Priamos'u, Hektor'un ölüsünü almak için Aşil'in barınağına götüren de odur. Hermes'in İo efsanesinde de önemli bir görev üstlendiği görülür. Zeus, sevgilisi Superisi İo'yu kıskanç karısı Hera'dan kurtarmak için, onu ineğe dönüştürür. Hera ineği armağan olarak ister ve alır. Kocasının kendisini aldattığından kuşkulandığı için, başına da bekçi olarak 100 gözlü canavar Argos'u diker. Argos uyurken bile birkaç gözü açık kaldığından, her şeyi görür. Bu yüzden ona yanaşmak çok tehlikelidir. İo'nun kurtarılması için Zeus, Hermes'i görevlendirir. Hermes canavarın yanına oturarak eline lirini alıp tatlı tatlı çalmaya başlar. Bu hoş müzikle Argos'un gözlerinin tümü ağır ağır kapanır, giderek derin bir uykuya dalar. Hermes de uyuyan canavarın kafasını keser.

Çevik haberci Hermes tüm atletlerin koruyucusu olduğu gibi akıllı ve kurnaz olduğu için hırsızların, kumarbazların ve tüccarların da koruyucusudur. Liri, kavalı, notaları, astronomiyi, ölçü birimlerini ve sporu icat etmiştir.


Bazı düşünürler Hermes'in İdris olduğu kanaatindedirler. Hermes veya İdris geleneği Babil, Mısır ve Yunan düşüncelerinin temeli olmakla birlikte İslam Düşüncesi'nin de temelini oluşturan yabancı kaynaklardan sayılır.(İslam Düşünce Tarihi Ders Kitabı; BAYRAKDAR, Mehmet; s.8;1999).

Mitolojistlerce eril öğenin temsilcisi olarak kabul edilir. Çocukları, Pan, Eros, Hermaphroditus, Priapos, Tyche, Abderus ve Autolycus'dur.

Eros (mitoloji)

Eros, aşk, seks ve şehvet tanrısıdır. Bazen doğurganlık tanrısı olarak da tapılan Eros, erotik gibi kelimelerin de kökünü oluşturur. Eros, genelde Afrodit'le beraber anılır ve Dionysus gibi bazen Eleutherios yani kurtarıcı olarak görülür. Geleneklere göre, Afrodit kadınların erkeklere olan aşkını temsil ederken Eros esasında erkek için olan aşkın temsilcisiydi.

Hesiod'un genel olarak kabul gören theogonisine göre Eros, Khaos, Gaia ve Tartarus'tan sonra evrene dördüncü gelmiştir. Eros sadece aşkın ya da seksin tanrısı değil, bu inanca göre aynı zamanda sonsuza dek sürecek olan yaratıcı üreme işleminin de sembolüdür.

Afrodit

Aphrodite veya Afrodit (Yunanca Ἀφροδίτη) Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası. Roma mitolojisindeki ismi Venüs'tür.

Afrodit'in üzerine iki efsane vardır. Hesiodos Theogonia’da bu tanrıçanın denizin köpüklü dalgalarından doğduğunu söylerken, Homeros tanrıçanın Zeus ile Okenos kızı Dione'den doğduğunu söyler.

Aphrodite altın sıfatıyla çoğu yerde karşımıza çıkar. Tanrıça için çoğunlukla kulanılan sıfatlar işveli, cilveli ve gönül alıcıdır. Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen tanrıça, çoğu yerde oğlu Eros ile görünmektedir. Ancak Eros Hesiodos’a göre oğlu değildir ve Afrodit'in alayına daha sonra katılmıştır. Bunun yanı sıra tanrıçanın alayında güzelliği, zerafeti ve bereketi simgeleyen Kharitler, Horalar ve Hymenaios yer almaktadır.

Birçok efsanede yer alan Aphrodite’nin kocası Hephaistos’tur ve tanrıça kocasını Ares ile aldatır. Ayrıca Hermes ile sevişmesinden Hermaphroditos doğar. Bunun yanı sıra Adonis ve Ankhises ile ilişkileri vardır. Ayrıca Kaz Dağı'ndaki üç güzeller efsanesinde Paris tarafından seçilen tanrıçadır. Roma Döneminde kullanılan adı ise Venüs'tür.

Ares

Yunan mitolojisindeki benzer isimli çok sayıdaki öykülerden biri Ares'in oğluna ilişkindir. Olympos'taki rezaletin ardından Ares Trakya'da da boş durmaz ve barbar Trakyalılar'ı Amazonlar'a karşı kışkırtır. Çıkan savaştan zevk alarak önüne geleni öldürürken kendisi adına kafataslarından bir piramit inşa eden oğlu Kyknos'un ölüm haberi gelir. Kyknos, piramiti tamamlamak üzeredir. Zirvede tek bir kafatası için boş yer kalmıştır. Teselya kralının kafasıyla zirveyi tamamlamayı düşünürken, Herkül'ün oradan geçtiğini görür. Çıkıp Herkül'e meydan okur ve Herkül onu öldürür. Bu haberi alır almaz savaş arabasına atlayan Ares, kendisini kafatasından tapınakla onurlandıran oğlunun intikamı için Herkül'ün üzerine saldırır. Yunan tanrıları içinde belki de en fazla utanç verici duruma düşen tanrıdır. Kimsenin sevmediği bu tanrı sık sık zor durumlara düşürülür. Bunların başında tunçtan bir küpe 13 ay boyunca hapsedilmesi gelmektedir. Günlerden bir gün Olympos tanrıları ziyafetteyken müthiş gürültülerle ayağa fırlarlar. Bir türlü Olympos tanrıları arasına kabul edilmeyen, bir ölümlüden doğan dev cüsseli Poseidon'un oğulları Othos ve Ephialtes tanrılara savaş açmışlar, gökyüzünü fırlattıkları dev kayalarla bombalamaya başlamışlardır. Üstelik, cüretkar yarıtanrı bu iki dev, sadece Olympos'a kabul edilmeye diğer tanrıları zorlamakla kalmayıp, en güzel tanrıçaları Athena ve Hera'yı da isterler. Hera ki Zeus'un karısıdır ! Zeus çok sinirlenerek bu işi halletmesi için Ares'i görevlendirir. Athena'nın alayları arasında savaş arabasına binen Ares, hışımla iki devin üstüne saldırır. Ancak, bir an tedbiri elden bırakır ve kalkanını indirir. Bu sırada devlerden birinin fırlattığı kaya Ares'i bayıltır. İki dev Ares'i tunçtan bir küpün içine kapatırlar. Ares'i diğer tanrılar hiç sevmeseler de iki güçlü tanrıçaya göz koyacak kadar yoldan çıkmış bu iki devin kazanmasını da istemezler. Tanrıların habercisi Hermes uzun aramalardan sonra 13 ay sonra ölmek üzereyken Ares'i bulur. Ares tekrar güneş ışığını gördüğünde Othos ve Ephialtes'in cezası çoktan verilmiştir. Ölüler diyarında yılanlar tarafından bir sütuna bağlanmışlardır. Yılanlar her defasında dayanılmaz acılar veren zehirlerini boşalttıkları ısırıklarla iki devi rahat bırakmazlar, omuzlarına tüneyen baykuşlar ise devamlı öterek beyinlerini tırmalarlar.

Ares'in Truva savaşına karışması da Olympos'un tanrılarının hiç sevmediği bir sonuç doğurmuştur, özellikle de Hera'nın. Ares, Truvanın yanında savaşa katılıp Yunanlıları öldürmeye başladığında eski bir defter yeniden açılır. Truva kralının çapkın oğlu Paris, üç güzeller yarışmasında Hera'yı değil Afrodit'i güzel seçmiştir. Truva savaşının nedenlerinden biri de zaten budur. Hera, doğrudan savaşa müdahil olmadan önce Zeus'un iznini ister. Zeus, karısının karışmasına izin vermez ama aynı yarışmanın diğer mağduru Athena'nın karışmasına izin verir. Athena'da Ares'ten en az Hera[ kadar nefret etmektedir. Savaşçılığıyla ünlü kahraman Diomodes'e destek vererek Ares'in üzerine saldırmasını sağlar. Ares, görmediği Athena'nın varlığnı anlamadığı bir şekilde elinden mızrağı düştüğünde farkeder. Bu fırsatı değerlendiren Diomodes Ares'i yaralamayı başarır ve Ares Truva savaş meydanından çekilmek zorunda kalır.

Tanrılar tanrısı Zeus'un pek de sevmediği tanrı Ares bir destanda şöyle geçmiştir:

Bulutları devşiren Zeus yan yan baktı, dedi ki; Böyle ağlayıp durma dizimin dibinde dönek. Olympos'ta oturan tanrılar arasında benim en tiksindiğim tanrısın sen !

Ares asıl ilgiyi İtalyanlarda, Merih adı altında Roma'da görür. Roma'nın kurucusu Romulus'un efsanevi babası olan Merih (Ares)Romalılar tarafından ataları olarak benimsenmiştir.

Athena

Athena, Yunan mitolojisinde akıl, sanat, strateji, barış tanrıçasıdır. Roma mitolojisinde Minerva diye anılır. Babası Tanrıların başı Zeus, annesi ise Zeus'un ilk karısı olan Hikmet Tanrıçası Metis' tir. Sembolleri, kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuştur. Mızrak savaşı, zeytin dalı barışı, baykuş da bilgeliği temsil eder. Athena, Atina kentinin baş tanrıçası ve koruyucusudur, kent ismini de ondan almıştır. Athena ve sembolize ettiği karekterler birçok kültürde benzer formlarda bulunur. Athena ayrıca Troya savaşında Akhaların yardımına koşup tahta atın yapılmasına yardım etmiştir. Athena özel bir kalkan taşır. Bu kalkan Aegis olarak isimlendirilmiştir. Kalkanın üzerinde, değişik süslemelerle birlikte Medusa'nın başının resmi bulunur. Bu kalkanın önünde en güçlü ordular bile bozguna uğrar.

Temel özellikleri kentle ilgili olan Athena birçok bakımdan Kır Tanrıçası Artemis'in karşıtıdır. Athena'nın Yunan uygarlığı öncesinden gelen bir tanrıça olduğu ve daha sonra Yunanlılarca benimsendiği sanılır. Ama Yunan ekonomisi, Minos uygarlığından farklı olarak önemli ölçüde askerî temele dayandığı için, Athena başlangıçtaki evcil işlevlerini korumakla birlikte giderek bir Savaş Tanrıçası'na dönüşmüştür.

Athena'nın doğumu
Yunan mitolojisindeki en garip doğumlardan biri Athena'nın doğumudur. Athena Merkür gezegeninin ve 4. güne hükmeden, aynı zamanda bilgelik ve zeka sahibi bir titan olan Metis'in kızıdır. Diğer titanlara göre Metis erken kuşak bir titandı. Zeus zamanla gücünü ortaya koymaya başladığında Metis ile yakınlık kurmaya başladı. Zeus, babası Kronos gibi çocuklarından birinin isyanı ile tahtından olacağı korkusuna kapılıp ve aynı zamanda da eğer bir doğum gerçekleşirse Metis'in kendisine üstünlük sağlayacağı endişesiyle ilk karısı olan Metis'i yutar. Fakat Zeus Metis'i yuttuğunda Metis zaten Athena'ya hamile kalmıştı. Zeus'un kafasında hergün daha fazla büyüyen bir şişlik vardı. Metis Athena'yı Zeus'un kafasının içinde doğurdu, O'nu yetiştirdi ve kendisine mızrak ve kalkanını verdi. Karısını yuttuktan sonra bu şişlik yüzünden korkunç baş ağrıları çeken Zeus bir gün yanına Hephaistos'u çağırır. Zeus Hephaistos'a, en güçlü balyozunu alıp gelmesini ister. Hephaistos bir koşu tanrıların tanrısının isteğini yerine getirir. "Şimdi de en güçlü vuruşunu kafama göm!" der Zeus. Yıldırımların efendisinin bu isteğinden çekinir ateş tanrısı. Daha önce Zeus'un nefretini acı bir tecrübeyle tatmıştır çünkü, kafama neden vurdun diyerek nefret kusmasından korkar. Zeus, demirci tanrısının kafasına vurması için tehditler yağdırır. Ne yapacağını şaşıran Hephaistos korkuyla karışık tüm gücünü kullanarak balyozuyla Zeus'un kafasına vurur. İşte o anda Athena miğferi ve zırhı ile tam takım babasının başından fırlar ve derki " Ben Pallas Athena. Diğer Tanrılardan saygı görmek istiyorum.".

[değiştir] Atina Şehrinin Kuruluşu
Atina şehri yeni kurulmaktadır ve şehrin tanrısı kim olacağı söz konusu olur. Bütün Olimpos tanrıları bir araya gelirler. Çeşitli yarışmalar sonucunda iki tanrı kalır. Bu iki tanrı Poseidon ile Athenadır. Jüri tanrılar bu şehre en büyük hediyeyi verecek olanı şehrin tanrısı seçeceklerini belirtirler. İlk olarak kendinden emin Poseidon öne çıkar. Üç başlı mızrağını yere vurur ve yer yarılarak bir at ortaya çıkar. Poseidon atı herkese göstererek "Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere götürür, onun yüklerini taşır." der. Bütün tanrılar büyülenmiştir bu hayvan karşısında. Athena ise küçük bir gülücük atar ve ünlü mızrağını yere saplar. Mızrağın saplandığı yerden bir filiz çıkar ve büyür büyür çok güzel bir zeytin ağacı olur. "Bu da zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp, yakarlar, geceleri aydınlatırlar. Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz, ve bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir." der zeki tanrıça. Bütün tanrılar bakakalmıştır bu ağaca. Hepsi tebrik eder Athena'yı, artık şehir ona aittir. Şehrin ismine de Atina denecektir bundan sonra. Poseidon ise, belki de bir tanrıçaya yenilmekten, tüm siniriyle üç başlı mızrağını dağa fırlatır. Dağa saplanır mızrak, hala mızrağın izinin orda olduğu söylenir. Ayrıca Athena'nın o meşhur ağacının da Atina'daki akropoliste portikonun yanında duran zeytin ağacı olduğuna inanılır.

Athena Parthenos: Bakire Athena
Athena'nın hiç yoldaşı, sevdiği olmamıştır. İşte bu yüzden Athena Parthenos yani "Bakire Athena" olarak da anılır. Atina'daki ünlü Parthenon Tapınağı da ismini buradan alır. Bu Athena'nın sadece bakireliği ile ilgili bir gözlem değildir, fakat O'nun cinsel mütevaziliğin ve tanrısal gizemin daimi koruyucusu olduğu rolünün bir doğrulamasıdır. Üstlendiği bu rol Athena hakkında birçok hikayenin de doğmasına yol açmıştır. Marinus'un anlattığına göre Hristiyanlar Parthenon'dan Athena'nın heykelini kaldırır. Ardından Proclus'a ki kendisi fanatik derecede Athena'ya düşkündür; rüyasında bir Atinalı kadının O'nunla yaşamak istediğini söylediğini bize anlatmıştır.

Artemis

Artemis, Roma'daki adı Diana, Zeus ile Leto’nun kızı. Phoebe olarak da bilinir. Apollon’un ikiz kız kardeşi, vahşi doğa, avcılık ve ay tanrıçası. Ares'in dostu ve en büyük Yunan tanrıçalarından biridir.

Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon’un doğumu sırasında annesine yardım etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir. Delos adasında doğmuştur. Apollon güneşi, Artemis ise ayı temsil eder; Apollon’a "Phoebos" (parlak, ışıklı) denildiği gibi, Artemis’e de "Phoebe" denilirdi. İkisi de yayla silahlanmıştır, oklar atarlar; oklar güneş ve ay ışınlarının sembolüdür.

Artemis, güzel, endamlı, ciddi yüzlü, tanrısal bir bakiredir. Saf ışık tanrıçası olarak afifliği sembolize eder, kültünün kanunu olarak afifliğe, -erkek, kadın- duacıları riayet zorundaydı. Ona tapınan ve onun gibi dünya iptilasından uzak, dağlar, ormanlar arasında yaşayan Hippolyt, afiflik yüzünden helak olduğu zaman Artemis ona yüksek şerefler müjdeleyerek teselli vermiştir.

Sonraları Artemis adına türlü kültlere sapılmıştır. Bunlardan biri, Efes’de Artemis’e, bütün tabiatı dölleştiren ve göğsü sayısız memelerle örtülü bir tanrıça gibi düşünülerek tapınılmasından doğan kült idi. Artemis ve avcıları bakirelik yemini etmiştir. Artemis de bütün avcıları 13-15 yaşlar arasında ölümsüz olarak sabitlemiştir. Satirler Artemis ve avcıların hayranıdırlar. Çünkü Artemis hayvanları ve doğayı çok sevmektedir. Fakat hiçbir erkek veya satir asla Artemis ve avcılarına yaklaşamamaktadır. Artemis kendine yaklaşan erkekleri ya bir çeşit geyiğe yada tavşana çevirerek onları cezalandırmıştır. Ayrıca Artemis ev ve orman tanrıçasıdır. Bunun yanında Artemis bakireliğini bir erkeğe verip gebe kalan kadınları okuyla öldürmüştür.

DELPHOİ KEHANET EVİ

PARNASSOS DAĞI YAMACINDAKİ BU ALANDA ANTİK DÜNYANIN EN GÜVENİLEN VE EN ÇOK REĞABET GÖREN MERKEZİYDİ.KURULUŞU TARİH ÖNCESİNE İNEN VE YER TANRIÇASI GAİA YA BAĞLI OLAN BU MERKEZ MÖ 8. YÜZYILDA APOLLON UN KEHANET EVİ İŞLEVİNİ GÖRMEYE BAŞLADI.EFSANEYE GÖRE,KEHANET EVİNİN RAHİBESİNE VERİLEN PYTHİA ADININ KÖKENİ APOLLON UN ORADA ÖLDÜRDÜĞÜ YILAN PYTHON DU.KLASİK ÇAĞ SONRASINDA VE ROMA DÖNEMİNDE BİRÇOK İNİŞ ÇIKIŞ YAŞAYAN KEHANET EVİ MS 393 TE İMPARATOR THEODOSİUS TARAFINDAN YIKTIRILDI.

Apollon

Apollon(Latince:Apollo), mitolojide müziğin, sanatların,güneşin,ateşin ve şiirin tanrısıdır. Ayrıca kehanet yapan, bilici tanrıdır.Aynı zamanda kimin ağzına tükürürse onun geleceği göreme yeteneği olur(Kassandra). Zeus ve Leto'nun oğlu, Artemis'in ikiz kardeşidir.

Altın bir lir çalar ( Bu lir düşüncesi Hermes'in tanrısal gücüyle ikiye ayırdığı inek bağırsağını ,kaplumbağa kabuğuna bağlamasıdır. ). Gümüş yayıyla oku en uzağa o atabilir; okların tanrısıdır. Tıbbı insanlara o öğretmiştir; hekimliğin tanrısıdır. Asla yalan söylemez; ışığın ve gerçeğin tanrısıdır. Kutsal ağacı defne, hayvanları yunus, atmaca, kuğu ve kargadır. Lakapları "okçu", "Likya'lı" ve Latince'de yırtıcı kuşlara ilişkin olarak kullanılan, "yırtıcı" anlamına gelen "Vulturus"dur. Olymposluları altın liriyle eğlendiren, çok uzaklara ok atabilen, hastaları iyileştiren, iyileştirme sanatını hastalara ilk öğreten gümüş yayın efendisi okçu Tanrı olarak Yunan şiirlerine geçmiştir. Aynı güneş ışınları gibi Apollon'un okları da hem hasta edici hem de iyileştiricidir. Bu yüzden güneşle de özdeşleştirilmiştir.

Kutsal ağacının defne olmasının nedeni, nehir perisinin kızı Daphne'dir. Apollon Daphne adlı nympheye hayrandır. Fakat Daphne, bakire kalmaya yemin etmiştir. Peşine düşen Apollon'dan kaçabilmek için Artemis'ten kendisini saklamasını ister ve orada bir defne ağacına dönüştürülür.

Orfe öğretisinde sezgi, ilham ve vicdanın sembolü olan Apollon'dan Yunan mitolojisinde sık sık “Lykya’lı olarak söz edilir. (Likyalı sıfatının kökeni Luvi dilinde ışık anlamına gelen, kurt anlamındaki “lyk” sözcüğüdür ki, sözcük Latincede lux biçimine dönüşmüştür. Apollon adının aslı, bir iddiaya göre, Etrüsk dilinde bir ilahı belirtmek üzere kullanılan Aplu, Apulu, ya da Aplum adıdır. mitolojisinde Apollon'un yaptığı sayısız işlerden bazıları şunlardır:

Apollon, adını Pythia adlı kahinelere verecek olan Python ejderini bir mağarada ya da yeraltı yarığında öldürür ve öldürdüğü yerde Trakyalı Orfe Delf inisiyasyonunu başlatır.
Zagreus’un kemiklerini Apollon Delf’e gömer: Zeus’un buyruğu üzerine musaların (müzler) yardımıyla Zagreus’un parçalarını bir araya getirir. dünya’nın merkezi yakınına gömer.
Hermes’e sihirli bir altın asa verir. Hermes ateş çıkartabildiği bu asa sayesinde habercilerin efendisi olur.
Üç uçlu yabayla yaptığı bir hareketle yunusu göğe bir takımyıldız olarak yerleştirir.

Demeter

Demeter, Yunan mitolojisinde mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçası. Homesros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer. Insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler.

Hesiodos’a göre Kronos’la Rheia’nın kızı, ikinci tanrı kuşagındandır. Tanrılar tanrısı Zeus'un dördüncü evliliğini onunla yaptığı söylenir. Bu evlilikten de yeryüzü ecesi Persephone doğmuştur.

Demeter, heykellerinde baygın bakışlı, sarı saçları omzuna dökülen, güzel bir kadın olarak gösterilirdi. Sağ elinde bir buğday başağı, sol elinde de yanan bir meşale tutardı. Roma mitolojisinde ona Ceres denilirdi.

Efsaneye göre, Demeter'in bakireliyle övünmesine kızan Hera, Poseidon'nun aklına Demeter ile birlikte olma fikrini sokar. Demeter yanına gelen tanrı görünce bir kısrağa dönüşüp kaçmaya çalışır, ama Poseidonda bir aygıra dönüşüp onu yakalar ve birlikte olurlar. Bu birleşmeden Persephone doğar. Bir gün Persephone arkadasları ile tarlada çiçek toplarken çayır birden ikiye yarilir ve yeraltı tanrısı Hades, yeryüzüne çıkar. Aşık olduğu Persephone'u yeraltına kaçırır ve ona orada nar yedirir. Inanışa göre ölüler ülkesinde bir şey yiyen bir daha oradan çıkamaz. Demeter kızını aramak için yollara düşer ancak onu hicbiryerde bulamaz. Üzüntüsü öyle büyük olur ki hayata küser. Sonunda her şeyi gö­ren ve bilen güneş tanrısı Helios ona kızının yer altına kaçırıldığını söyler. Bunun üzerine Deme­ter Olympos’tan kaçar, yüreği sızlayarak ıs­sız bir yere çekilir. Onun küsmesiyle topra­ğın bereketi kalmaz, insanlar kıtlık tehlike­sine uğrarlar. Zeus onu barıştırma­ya çalışır, Hades’ten kızı geri vermesine.. Ancak Tanrı kadın yalvarmalara kulak vermez. Bütün yalvarmalarının boşa gittiğini gören Zeus, en sonunda Persephone’nin yılın üç­te ikisini yani çiçek açma ve meyve zamanı­nı, anası Demeter’in, geri kalan üçte birini, yani kışı da kocası Hades’in yanında geçir­mesini kararlaştırır. Böylelikle toprağa ye­niden bereket gelir. Persephone her yeryüzüne çıktığında, Demeter, yeryüzüne baharı getirir..

Poseidon (mitoloji)

Poseidon (Ποσειδῶν), Yunan Mitolojisi'nde denizler, depremler ve atlar tanrısı. Kronos ile Rheia'nın oğlu. Zeus ile Hades'in kardeşi. Roma mitolojisi`nde Neptün (Neptunus) olarak bilinir. En önemli silahı üç dişli bir yabadır ve bu yabayı yere vurduğunda depremler meydana gelir. Posedon hırs ve gücü temsil eder. Posedon'un hırsı Atlantis'in yok olmasına sebep olmuştur. Bunun nedeni ise dünyanın en mükemmel şehrini inşa etme arzusudur.

Poseidon Dor'ların göçlerinden önce Peloponnesos ile Boiotia'da saygı görürdü. Üç dişli yabası ile denizleri allak bullak eder, karaları sarsar, depremler yollardı. Bunun için Poseidon'a Enosikhthon ile Gaeiokhos (yerin altında yürüyen) de denir. Ayrıca atların da tanrısıydı; En eski efsanelerde sık sık at şeklinde tasvir edilir. Pegasus, Poseidon ile zorla sahip olduğu Medusa'nın çocuğudur. Poseidon Şerefine tertiplenen araba yarışları içinde, Korinthos'ta yapılan İsthmia yarışarı en meşhurlarıdır. Atina'da ki Erekhteion'da, Posedon'la Athena arasında ki yarışın izleri görülür; Posedon, üç dişli asasını vurunca kaya da koca bir yarık açılmıştır.Zeus'un kızı olan Athenaya Atinada yenilmiştir.

Ailesi
Yüceliğine uygun bir şekilde, Zeus'un kardeşi olan Poseidon, Amphitrite ile evlenmiştir. Amphitrite deniz dibi tanrıçasıdır. Poseidon'un oğullarından biri Amykos'tur. Bebryklerin kralıdır. Ülkesinin kıyılarına gelen yabancıları yumruk dövüşlerine zorlar,yenilenleri öldürür. Argonautlar, Bebryk'ler iline geldiklerinde Amykos Pplydeukes'e yenilir ve artık tehlikesiz bir hale gelir. Posedon'un bir diğer oğlu Kyknos'tur. Akhilleus tarafından Troya önlerinde öldürülmüş ve babası tarafından kuğuya dönüştürülmüştür. Babası Titan Kronostur. Zeus'u tahttan indirirken diğer tanrı ve tanrıçalardan yardım almıştır. Zeus'u altın ağla yakalamışlardır. Fakat Zeus bu ağdan kurtulmayı basarmıştır. ayrıca Polyphemus adında bir oğlu vardır. fakat bu oğul cylops'un daha büyüğü ve onlarında kahramanıdır.

Hera

Yunan mitolojisinde Zeus'un eşi ve ablası olan tanrıçadır.Hera evlilik,kadınlık ve miras tanrıçasıdır. Babası Titanlardan Kronus, annesi Rheiadır. Olympos tanrıları arasında kraliçe vasfına sahiptir ve Evlilik Kraliçesi olarak anılır.Mitolojiye göre onun sütünden içen bebek(insan) tanrısallaştırılmış sayılırdı ve ölümsüzleştirilirdi. Eski inanca göre doğum sırasında kadınların ve evliliklerin koruyucusudur. Mitolojide en güçlü, en cesur ve ikinci en güzel tanrıça olarak nitelendirilir.Hatta Hera Afroditten sonra en güzel tanrıça olduğunu bildiği halde kendisine aşık olan erkekleri hep reddetmiş, kendisini hep Zeus'a sunmuştur. Simgeleri nar, zambak, inek ve en önemlisi tavus kuşudur. Çok kıskanç bir tanrıçadır, Zeus'la ilişkisi olduğunu bildiği Kallisto'u ayı, İo'yu bir ineğe çevirmiştir. Zeus Hera'yı aldattığı için Hera tarafından defalarca cezalandırılır. Ama Zeus'u etkilemediği aşikardır.

Zeus baştanrı ve Hera baştanrıça olarak bilinir.

Bazı kaynaklara göre de Hera, Zeus'la evlenmiş ve tüm koşullara karşın Zeus'la iyi geçinerek ve zorluklarla baş ederek dünyaya evliliğin kutsallığını göstermiştir.

Hera çok yönlü bir tanrıçadır. Baharla ilişkilendirilir. Aynı zamanda Zeus'u kutsal evliliğe ikna etmiştir. Bu yüzden çetin ceviz olarak da bahsedilir. Ayrıca önemli bir bilgiye göre Heusha adında bir çocukları vardır. Zeus Hera'yı aldatınca (Hera çok kıskanç olduğu için) Zeus'u cezalandırır ve onu boğaya çevirir. Ayrıca Hephaistos ve Ares adında iki Hera'nın çocuklarıdır. Ayrıca Hera Zeus'u kıskandığı için Herkül'ü öldürmeye çalışmıştır.

Zeus

Zeus, eski Yunan mitolojisinde tanrıların kralı, en güçlü ve önemli tanrıdır.

Gökyüzünün, şimşek ve gökgürültülerinin tanrısıdır. Çoğu zaman elinde bir şimşek ile resmedilmiştir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur ondan beklenir. Titan Kronus'un ve eşi Rheia'nın oğludur.
Tanrıça Hera'nın kocasıdır. Simgesi şimşeğin yanında boğa, kartal ve meşe ağacıdır. Aynı zamanda tanrıların kralı olduğu için taht ve asa ile de sık sık betimlenir.

En bilinen özelliklerinden biri çapkın oluşudur. İstediği her şeyin şekline girebilen Zeus'un Leda için kuğu, Europa için boğa oluşu kudretine en iyi örnektir. Ölümlü ölümsüz herkese aşık olabilen tanrıların tanrısı Zeus'un gözdesi Ganimedes adlı bir çobandır. Çapkınlığı yüzünden eşi Hera tarafından sürekli takip ettirilmektedir.

[değiştir] Doğumu
Rheia, Zeus'u Kronus'un yutmasını engellemek için, Girit'te İda Dağında bir mağarada doğurmuş ve Amaltheia'ya bırakmıştır. Kocasına ise bir kaya parçasını Zeus diye yutturmuştur. Zeus büyüdüğünde, doğan bütün çocuklarını yutan babası, Kronus'u yenerek, kardeşleri Poseidon ile Hades'i kurtarmış ve Olimpos'un kralı, kural koyucusu olmuştur. Olimpos dağında oturur.

Iapetos

Iapetos veya Iapetus (Yunanca: Ἰαπετός), Uranüs (gök) ile Gaya'nın (yer) oğlu olan bir Titan'dır. Okeanos ile Tethys'in kızlarından bir olan Klymene ile evlenmiş ve bunun sonucunda Atlas, Menoitios, Prometheus ve Epimetheus olmak üzere 4 çocuk meydana getirmiştir. Bunun için evrensel tufandan sonra Deukalion, Prometheus aracılığıyla İapetos'a bağlanmaktadır.

Kriyus

Yunan mitolojisinde bir titan. Uranus ile Gaia'nın oğlu. Eurybia'dan Pallas isimli oğula sahip olmuştur.Bu oniki titan arasında hiç bir bilgiye sahip olmayan daha doğrusu hakkında pek araştırma yapılmayan tek titan Kriyus'dur. Ne tanrısı olduğu belli olmayan bu titan hakkında pek çok tez atılmış fakat açıklık getirilememiştir.Tarihi kaynaklarda kabul edilen özelliği ve hakkında bilgi olmamasının sebebi şöle açıklanmaktadır...

Kriyus: Bir güç ve savaş tarısıdır.Gaia ile titanların lideri Uranüs'ün oğludur. Ve Nike'nin en büyük atasoyudur.Eurybia ile evlendikten ve Pallas isimli bir çoçuk sahibi olduktan sonra diyer titanlar tarafından tehdit olarak görülmüş fakat gücü ve kudretiyle başedemiyeceklerini bilen titanlar onu ailesiyle tehdit edip lanetlemiştir.Ve bütün bilgileri kaybolmuştur bulunamamıştır.Kriyus'a tapan yüzbinlerce insan onun kudretine ve gücüne hayrandır.

Themis

Themis, Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. İlahi adaletin tecessümüdür. Babaları Zeus olan, Horae ve Moirae'nin annesidir.

Kendisi öfkeli veya cezalandırıcı değildir. Ona yeteri kadar saygı gösterilmediğinde veya adaletsizlik yapıldığında, o sessiz kalır ve onun yerine Nemesis gerekli karşılığı, cezayı verir. Themis, aynı zamanda kâhindir, kehânet gücü vardır, kehânet yeri olan Delphi tapınağını o inşa etmiştir.

İlk dönemlerde tam zıddı olduğu Eris ile beraber ve benzer resmedilmiştir. Son dönemlerde ve daha sonraki çağlarda ise gözleri bağlı elinde bir terazi ile resmedilmiştir. Roma mitolojisindeki Iustitia (ilahi adaletin tecessümü) Themis'in roma mitolojisindeki karşılığıdır denilebilir.


Themis, doğada, mevsimlerin, yılların ve sanatların düzenini sağlayan bir Tanrıça üçlüsüyle canlı varlıklar arasında yaşamla ölüm dengesini kuran bir Tanrıça, bir Tanrısal varlıktır. Themis, yasadır, kuraldır. Ama gelip geçici bir yasa değil, Tanrılar dünyasında da insanlar dünyasında da değişmez evrensel ve ölümsüz doğa yasasıdır. Tanrısal yasadır, onun karşıtı insansal yasa ise Nomos Nemesis tir. Themis, Olympos’ta yaşar, Tanrıların toplantılarına başkanlık eder, Olympos'taki düzeni o korur, Homeros’u da tanır, bilir onu, Hera ile Zeus’la konuştuğunu gösterir İlyada’da, ama çok söz edilmez Themis ten, efsanesi, öyküsü yoktur, Her yerde her zaman vardır. Ürettiği, tanrısal varlıklarla sürdürür etkisini, bu varlıklarlarda Tanrılardan daha güçlü oldukları için ehramın tepesinde oturur gibidir Themis. Adı da koymak, yerleştirmek, oturtmak anlamına gelen bir kökten türemiştir .

Kısaca belirtmek gerekirse; “Kılıç” adeletin verdiği cezaların caydırıcılığını ve gücünü, “Terazi” adaleti ve bunun dengeli bir şekilde dağıtılmasını simgeler. “Kadın” ve “Bakire” olması bağımsızlığı ifade eder. Ayrıca kadının gözü bağlıdır. bu da tarafsızlığını simgeler.

"http://tr.wikipedia.org/wiki/Themis" adresinden alındı.

Mnemosyne

Hatıraların Titanı. Uranus ve Gaia'nın kızı. Hafıza ve hatıranın şekil bulmuş halidir. Zeus'tan, peri olarak da bilinen 9 kızkardeş olan Museları doğurmuştur. Zeus'la, Mnemosyne 9 gece beraber olmuşlardır ve 1 sene sonra da 9 kızları olmuştur. Mnemosyne, kızlarına, Cleio, Euterpe, Thaleia, Melpomene, Terpischore, Erato, Polyhymnia, Urania ve en büyük kızına da Calliope isimlerini vermiştir.

Mnemosyne aynı zamanda yeraltı dünyasında (ahiret - hades) akan bir nehrin adıdır. Lethe'nin zıddı olan bu nehir, kendisinden içenlere (ki bunlar reenkarne olmaya hazırlanan ölü canlardır) geçmiş yaşamları hakkındaki her şeyi hatırlatır.

Rhea (mitoloji)

Rhea, Gaia ve Uranos'un kızıdır. Kardeşi Kronos'a eş olur ve onunla üçüncü kuşak tanrılar olan olymposluları üretir. Fakat Rhea çocuk doğurdukça eşi ve kardeşi Kronos onları yer. Rhea Zeus'u dünyaya getirmeden önce annesi ve babasının yardımıyla Lyktos mağarasına saklanır. Kronos onu yemeye geldiğinde Rhea bezlere sarılı bir taşı verir ve Zeus kurtulur.

Kronus

Cronos ya da Kronos, Yunan mitolojisinde titanların başıdır. Babası Uranus ve annesi Gaia'dır.
Annesi Gaia'nın yardımıyla, babasını alt ederek Tartarus'un derinliklerine hapsetmiş ve kendisi başa geçmiştir. Kronus'un başta olduğu bu çağa Altın Çağ denir.

Kronus, babasını yenerken ondan öğrendiği, kendisininde aynı kadere sahip olacağı gerçeğinden korktuğu için bütün çocuklarını yutmaya başlamıştır. Eşi ve kızkardeşi Rheia'dan olan Demeter, Hera, Hades, Hestia ve Poseidon (mitoloji)'u doğar doğmaz yutmuş, Rheia sonraki çocukları Zeus'u korumak için bir plan yaparak Kronus'a onun yerine bir taş yedirtmeyi başarmıştır. Zeus'u büyüyene dek İda dağında saklamıştır, Zeus büyüdüğünde babasını yenmiş ve kardeşlerini kurtararak hüküm sürmeye başlamıştır. Kronosun da korktuğu gibi, Zeus da bir çocuğunun onu tahttan indireceğinden korkmaktadır.

Phoebe

Phoebe, Uranus'le Gaia'nin cocuklari olan Titanlardandir. Geleneksel olarak ayla iliskilendirilen Phoebe, Apollo ve Artemis'in anneannesidir. Koios'tan Leto ve Asteria'yi dogurmustir.

Koios

Yunan mitolojisinde, Koios, akil Titan'iydi. Kiz kardesi olan zeka Titan'i Phoebe'dan Leto ve Asteria'yi dogurmustir. Leto, Zeus'la birlesmis ve Artemis ve Apollo'yu dogurmustir. Diger Titanlar gibi, Koios da Zeus ve diger Olimposlu tanrılar tarafindan tahttan indirilmistir.

Theia

Yunan mitolojisinde, Theia, Titanlar'ın aydınlıktan sorumlu olanı idi. Kardesi ve kocasi Hyperion'dan Helios, Selene ve Eos'un annesidir. Thia veya Thea diye de anılır. Bir diğer ismiyse Euryphaessa'dır. Euryphaessa, geniş aydınlatır anlamına gelir.

Hyperion

Homeros'un İliyad ve Odyssey'sinde güneş tanrısı Helios Hyperion olarak geçer. Ancak Homeros ve Hesiodos bazı yapıtlarında güneş, 'Hyperion'un oğlu' anlamına gelen Hyperonides olarak geçer. Bu betimlemeye göre ise Hyperion'la güneş tanımları ayrılmıştır. Hyperion genellikle gözlem tanrısı olarak düşünülür. Bunun yanında görme tanrısı Theia'nın da kardeşidir. Daha yeni Yunan edebiyatında Hyperion, Helios'tan bir Titan olarak ayrılmıştır. Bu tanıma göre Hyperion, Gaia'yla Uranus'un çocuğu ve Theia'dan Helios, Selene ve Eos'un babası olarak geçer.

Tethys (mitoloji)

Yunan mitolojisinde bir titan olan Tethys, denizin, bereketli okyanusun tecessümüdür. Deniz tanrıçası olan Tethys, Uranus ile Gaia'nın kızıdır. Kocası ve erkek kardeşi olan Okeanos'dan birçok çocuğu olmuştur. Antik çağda onun dünyadaki büyük nehirlerin (Nil nehri vb) annesi olduğuna inanılırdı. Aynı zamanda Tethys Okeanos'dan çok güzel 3 bin kadar peri kızı doğurmuştur.Bütün insan oğluna bakıcılık yapmaktadır.

Oğlu, Yunan deniz tanrılarından biri olan Peneus'tur.

Okeanos

Okeanos, Yunan mitolojisinde, Uranus ile Gaia'nın çocuğu olan Titan'dır. Tüm okyanusların kişileşmiş hali olan Okeanos, genelde kaslı bir adamın uzun sakallı ve boynuzlu yüzüyle simgelenirdi. Okeanos'un alt kısmı bir yılanı andırıyordu.

Okeanos'un kardeşi olan bir başka Titan'la, Tethys'le zaman geçirmesi üçbin deniz nymphelerinin oluşmasına neden oldu. Oceanids olarak da bilinen bu nymphelerin her biri ayrı bir ırmak, çay, göl ya da havuzun hakimleri oldular.

Bazı araştırmacılar Okeanos'un önceleri tüm tuzlu suları temsil ettiğini düşünüyorlar. Bunun nedeni de o zamanlar Akdeniz ve Atlantik Okyanus'un çok fazla bilinmemesiydi. Ancak daha sonra coğrafya geliştikçe, Poseidon nerdeyse tamamı bilinen Akdeniz'i, Okeanos ise daha az bilinen Atlantik Okyanusu temsil etmeye başladı.

Okeanos, Prometheus ve Themis ile birlikte Olimposlularla Titanların arasında geçen savaşa katılmamışlardır.Titan - tanri savaslarina katilmasa bile yüreğinden titanlarin kazanmasını geçirmiştir.

Titan

Titanlar, Yunan mitolojisine göre efsanevi Altın Çağ'da dünyayı yönetmiş olan güçlü tanrı ırkıdır.

Genellikle baz alınan Hesiod'un theogonisine göre en başta oniki Titan vardı. Bu Titanlar değişik kavramlarla özdeştirilmiştir. Örnek olarak, okyanus, hafıza, görüntü ve doğal kanun verilebilir. Baştaki oniki Titan daha sonra başka Titanları doğurdular. Bunlardan bazıları Prometheus ve Atlas'tı. Titanlar, babası Uranus'u tahttan atan Kronus tarafından yönetilmiştir. Titanlar ise Olimposlu tanrılar tarafından tahttan indirilmiştir.

İlk başta olan, orijinal oniki Titan ve simgeledikleri kavramlar aşağıdaki gibidir:

Okeanos -- Okyanus
Tethys -- Yeraltı suları ve bakıcılık
Hyperion -- Güneş
Theia -- Görüntü ve değerli taşlar
Koios -- Akıl ve kutup
Phoebe -- Parlak zeka,büyü ve ay
Kronus -- Zaman
Rhea -- Cinsel bereket ve dağlık bölge
Mnemosyne -- Hafıza-hatıra ve dil
Themis -- Adalet
Kriyus -- Liderlik ve takım yıldızları
Iapetos --Ölümlülük,yara ve yaşam süresi

Gaia (mitoloji)

Gaia veya Gaea[1], Yunan mitolojisinde yeryüzünü simgeleyen, arzın tecessümü (cisimleşmiş hâli) olan tanrıçadır. Bir ana tanrıça, doğa ana olan ve diğer tanrıların kendisinden türediği Gaia'ya özellikle ilk zamanlarda tüm Yunanistan'da tapınılsa da, zaman içinde tanrıçanın konumu değişmiş, ona olan ilgi azalmıştır[1]. Gaia'nın Roma mitolojisindeki dengi Terra'dır.

Hesiodos'a göre Gaia her şeyin yaratıcısı, her şeyin kendisinden meydana geldiği "toprak ana"dır; tüm tanrıların ve titanların annesidir[1]. Khaos'tan sonra ortaya çıkan Gaia ilk önce gökyüzü Uranos'u daha sonra Pontos'u kendisinden çıkarır bir başka tabirle doğurur. Daha sonra Uranos'dan Titanları doğurdu. Ancak Uranos kendi çocukları olan titanları doğar doğmaz Gaia'nın bağrına gömmekteydi(Ayrıca oğulları olan Yüzkollular ve Kiklopları Tartarus'a göndermişti fakat tanrılar onları kurtardı). Artık bu ağırlığı taşıyamayan Gaia, Uranos'tan olan oğlu Kronos'un yardımıyla Uranos'u öldürdü ve çocuklarını özgürlüğüne kavuşturdu.Daha sonra Kronos da kendi oğlu Zeus tarafından öldürülerek aynı kaderi paylaşacaktı.

Uranüs (tanrı)

Yunan mitolojisinde, Gaia'nın oğlu ve kocası ve bilinen en eski tanrıdır. Yunan tanrılarının atasıdır.Kozmik bir güce sahiptir.Uranüs aynı zamanda uzayla ilgili olarakta tavsir edilir.

Erebos ile Gaia nın oğlu olmakta, aynı zamanda Gaia nın kocası olmakta, ilk gökyüzüne hakim olan tanrıdır. Gaia ve onun birleşmesinden, Titanlar, Hekatonkheir'ler ve Kyklop'lar oluşmuştur. Ancak Uranos, bütün bu çocukları yeryüzünün karnında saklanmaya zorladığı için, bu yükü taşımakta zorlanan ve kızan Gaia, oğullarından Kronus'la birlik olup bu tanrıyı yenmiş, hakimiyetini elinden almıştır.Zeus'un dedesi,Titanlar, Hekatonkheir'ler ve Kyklop'lar babasıdır.Kaderi ondan sonra başa gelen her tanrıyla aynıdır.

Yunan mitolojisi

Yunan mitolojisi, Yunan tanrıları, tanrıçaları ve kahramanları hakkındaki hikâyelerden oluşan sözlü edebiyatla yaratılmış ve yaygınlaşmış bir mitolojidir. Günümüzde bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi bu sözlü edebiyatın yazılı hallerinden alıyoruz. Tarihciler, mitoloji hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için de bazen zamanın sanatındaki ipuçlarını bile toplar.

Genel olarak Yunan mitolojisi Yakın Doğu ve birçok Avrupa mitolojosini etkilemiştir.Yunan Tanrılarının herbiri Romalılar tarafından kabul görmüş ve farklı isimler kullanılmıştır.Roma mitolojisi nerdeyse tamamen Yunan Mitolojisini baz almıştır. Yunan mitolojisindeki efsanelerde çoğu eski Yunan tanrıları insan şeklindedir.Yunan tanrılarının yaratılış hikâyeleri seçilmiş 12 tanrı (ki bu 12 tanrı, 5 kadın ve 7 erkekten oluşur) Olimpos Dağı'nda otururlar,herşey Olymposlu Tanrılarla Titanların savaşlarıyla başlar ve Olymposluların zaferiyle son bulur.Savaştan sonra Titanlar cezalandırılır.Yerküreyi taşımak ile cezalandırılan Atlas gibi,bunula birlikte Titanlardan Olymposluların yanına geçen Titan tanrılarıda vardır Prometheus gibi,Yunan Tanrıları dünyayı Olympos Dağının üstündeki bulutların üstünden idare ederler.Toplamda 12 Tanrı bulunur.Bu 12 sayısı hiç bozulmaz, bir tanrı eklenirse bir başkası bu listeden çıkar. Şimşeklerin efendisi Zeus nice savaşlar vererek yönetimi babası Kronos ve onun yardakçıları titanların elinden almış, 3 erkek kardeşiyle dünyayı bölüşmüştür. Çekilen kuraya göre gökyüzü Zeus'a, denizler Poseidon'a, yeraltı da Hades'e düşer. Herkes görev dağılımından sonra Olimpos'a çıkar ve dünyayı yönetmeye başlarlar.

GİRİŞ

ARKADAŞLAR ÖNCE YUNAN MİTOLOJİSİNDEN BAŞLAMANIN İYİ OLACAĞINI DÜŞÜNDÜM.HEPİNİZE İYİ MİTOLOJİLEEEEEEEER.